Zehirli | Konular | Kitaplar

ÇAĞIMIZIN EN ÖNEMLİ ÇİRKİN BİD’ATI

Çirkin bid’at kapsamına giren fiil ve tutumlar içinde en tehlikeli olanı hangisi olabilir? Hiç şüphesiz, Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat ilkelerine aykırı İslâm anlayışıdır.

Hangi görüntü ve iddia ile ortaya çıkmış olursa olsun, tıpkı geçmişte olduğu gibi Ehl-i Sünnet çizgiye, dolayısıyla doğru İslâm anlayışına aykırı olan her türlü akımın, “bid’at mezhep” olarak nitelendirilmesi gerekir.

İslâm tarihinde Sahabe döneminin sonlarına doğru bazı yanlış inanç ve tutumların ortaya çıktığını biliyoruz. Daha ziyade Akaid ve Kelam ilminin sahasına giren bu inanç ve tutumlar, İslâm’a yabancı din, gelenek ve felsefî sistemlerden kaynaklanmıştır.


Bu dönemde İslam coğrafyasının sınırlarının hayli genişlemesi ve farklı kültür ve dinlere mensup kitlelerin İslâm’a girmeye başlamasıyla, ağırlıklı olarak eski Hint, İran ve Yunan’a ait bazı inanç ve anlayışlar bir kısım müslüman topluluklar üzerinde yıkıcı bir etki yapmaya başlamıştır.



Eski inanç ve kültürerini bir anda tümüyle terk edemeyen ve girdikleri yeni dine bu inanç ve kültürlerin kalıntılarını da taşıyan insanlar vasıtasıyla Mürcie, Mu’tezile, Cebriye gibi akımlar vücut bulmuştur.

Tarih sahnesine çıktıkları andan itibaren İslâm toplumunun birlik ve dirliği üzerinde çok yönlü yıkıcı etkiler yapmış olan bu akımların oluşturduğu fitne ateşinin sönmesi kolay olmamıştır. Özellikle Haricîler’in ve Mu’tezile’nin sebebiyet verdiği ve uzun yıllar süren iç karışıklıklarda binlerce insan ve o arada pek çok alim, türlü işkence ve baskılara maruz kalmış, pek çoğu bu fitneler sebebiyle canından olmuştur.

Ehl-i Sünnet alimlerin (Allah hepsinden razı olsun ve hepsine rahmet eylesin) ihlâslı, kararlı ve dirayetli mücadeleleri sonucunda Yüce Allah, bu ümmeti Ehl-i Bid’at fırkaların fitnesinin kök salmasından korumuş ve “sahih İslâm” çizgisi bu sayede günümüze kadar gelmiştir.

MODERN ÇAĞIN YENİ MEZHEPLERİ

Ancak geçtiğimiz 150-200 yıldan bu yana geçmişteki bu duruma benzer yeni bir fitnenin ümmetin sağlam ve sahih akidesini bulandırmak üzere uç verdiğini görüyoruz.

Bugün İslâm inancının, Kur’an ve Sünnet temelinden kopartılarak, Batı dünyasında geliştirilen “aklî ilkeler” doğrultusunda yeniden belirlenmesi gerektiğini iddia eden bir akımla karşı karşıya bulunuyoruz.

Müsteşrik veya oryantalist dediğimiz, İslâm hakkında araştırmalar yaparak yıkıcı fikirler üreten gayri müslim ilim adamlarının etkisinde kalan bu “modernist” akım, bu iddiayı hayata geçirmek için her türlü imkanı kullanarak muhtelif maskeler arkasında faaliyet göstermektedir.

“İslâm modernizmi” ana başlığı altında ifade edebileceğimiz bu bid’at akım, kimi zaman Sünnet’i müslümanların hayatından çıkarmak için “Kur’an’dan başka din kaynağı tanımayız” sloganıyla hareket etmekte, kimi zaman da “hadisleri yeni bir ayıklamaya tabi tutmalı ve Sünnet’i yeniden tanımlamalıyız” diyerek boy göstermektedir.

Bu “çağdaş bid’at mezhep” mensuplarının diğer önemli iddialarını şöyle ifade edebiliriz:

*

Çağımızda toplumsal yapı, insan anlayışı vs. değişmiştir. Dolayısıyla İslâm dininin emir ve yasakları da bu köklü değişiklik doğrultusunda yeniden gözden geçirilmeli, değiştirilmelidir.
*

Kur’an’dan hüküm çıkarmak için Arapça’ya, Sünnet ve hadis bilgisine, icmaya ve eski alimlerin bakış açılarına ihtiyaç yoktur. Eline bir Kur’an meali alan herkes Kur’an’dan hüküm çıkarabilir.
*

Eski alimler dini zorlaştırmışlardır. Onun için eski alimlerin söylediklerini bir kenara bırakmalı ve dini kolaylaştırmak için yeni içtihadlar yapmalıyız.
*

Mezhepler ve tasavvuf yozlaşmış birer istismar kurumudur. Bunları kökünden reddetmeliyiz.
*

Şefaat, mucize, evliyanın kerameti, tevessül, miraç, kabir azabı gibi şeylere inanmak doğru değildir.
*

İslamî hükümleri, çağdaş Batılı değer yargıları, din ve siyasal sistem anlayışına uygun hale getirmeliyiz.

PEYGAMBERSİZ KUR’AN ARAYIŞI

Bunlar ve benzeri daha pek çok “bid’at”ı din olarak benimseyen çağdaş modernistler, bu iddiaları ileri sürerken İslâm büyüklerine, mezhep imamlarına, Sahabe’ye, hatta pek çok hadis-i şerife açıkça bühtan ve iftira etmekte ve ortada kala kala tek başına Kur’an kalmaktadır.

Peygambersiz, Sünnetsiz, Mezhepsiz, Tasavvufsuz bir din anlayışını yerleştirmeğe çalışan çağdaş bid’atçılar, Kur’an dışında başka bir din kaynağı tanımadıkları için, Kur’an ayetlerini kendi heva ve heveslerine göre istedikleri gibi eğip bükme imkânına kavuşmakta ve Kur’an ayetlerini böylece tahrif etmeye çalışmaktadırlar.

Ehl-i Kitap dediğimiz Yahudi ve Hristiyanlar’ın, kendilerine indirilen Tevrat ve İncil’i tahrif ettikleri, Kur’an tarafından haber verilmiş tarihî bir hakikattir. Pek çok İslâm aliminin de ifade ettiği gibi Ehl-i Kitab’ın, bu ilahî kaynaklı kitaplar üzerinde yürüttükleri tahrif faaliyeti, sadece bu kitaplarda mevcut bulunan ayetlerin yerlerini değiştirmek veya onları kitaplardan tamamen çıkarmak şeklinde gerçekleşmemiştir.

Bu alanda gerçekleştirilen tahrif çeşitlerinden birisi de, Yahudi ve Hıristiyan din adamlarının, bu kitapların ihtiva ettiği ayetleri kendi heva ve hevesleri doğrultusunda yorumlamaları şeklinde vuku bulmuştur. (Geniş bilgi için: Karafî, el-Ecvibetu’l-Fâhire, İbn Teymiyye, el -Cevâbu’s-Sahîh, İbn’l-Kayyım, Hidâyetu’l-Hayarâ)

İşte Ehl-i Kitab’ın yaptığı bu tahrif faaliyetinin aynısı, günümüzde çağdaş bid’atçılar tarafından Kur’an üzerinde gerçekleştirilmek istenmektedir. Kur’an ayetlerinden Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in, O’na bağlı olarak Sahabe’nin ve onlardan sonra gelerek onlara tabi olan imamlar ve muteber ulemanın anladıklarından farklı hükümler çıkarmak, onların Kur’an anlayışlarının yanlış ve hatalı olduğunu iddia etmek, bu tahrif girişiminin en önemli göstergesidir.

ALİMLERİMİZİN TARİHİ VAZİFESİ

Şu halde, geçmişte İslâm alimleri, Şia, Mu’tezile, Mürcie, Cebriye ve daha niceleri gibi bid’at mezheplerle nasıl mücadele etmişse, günümüzde de İslâm ve müslümanlar için en öldürücü zehirden daha tehlikeli olan bu “modernizm bid’atı” ile her türlü ilmî ve fikrî vasıta ile mücadele edilmelidir. Bu mücadele, Ehl-i Sünnet alimlerin boynun borcudur.

Geçmiş alimlerimizin yaptığı gibi, bu bid’at mezhebin bütün temsilcileri ve onların görüşleri üzerinde ayrıntılı ilmî çalışmalar ortaya konmalı ve bu alanda halka yönelik gerekli uyarılar yapılmalıdır. Hatta ulemamızın Akaid ve Kelam sahasında yürüttüğü faaliyet, günümüz bid’at mezheplerini de içine alacak şekilde devam ettirilmeli, yeni Kelam ve Kelam tarihi kitapları yazılmalıdır.

Son söz olarak şunu söylemek isteriz: “Bid’at” denince ilk akla gelen “türbelere mum dikmek, fala, uğursuzluğa vs. inanmak” gibi hususlarla mücadele etmenin önemi elbette küçümsenemez. Ancak bu türlü bid’atlar bazı halk kesimleriyle sınırlı olduğu için, bunların zararlı etkileri de sınırlıdır.

Üzerinde daha büyük bir hassasiyetle durulması gereken, “ilim adamı” sıfatıyla faaliyet gösteren modernist bid’atçıların halka benimsetmeye çalıştıkları “çağdaş bid’at mezhep”lerdir.

Zira bu tarz fikir sahiplerinin iddialarının birer “çağdaş bid’at mezhep” olduğunun ve doğrudan müslüman halkımızın inancına ve din anlayışına yönelik en korkunç tehlikeyi teşkil ettiğinin çoğu kimse farkında bile değildir.


6 yorum

"Bunlar ve benzeri daha pek

"Bunlar ve benzeri daha pek çok “bid’at”ı din olarak benimseyen çağdaş modernistler, bu iddiaları ileri sürerken İslâm büyüklerine, mezhep imamlarına, Sahabe’ye, hatta pek çok hadis-i şerife açıkça bühtan ve iftira etmekte ve ortada kala kala tek başına Kur’an kalmaktadır."

Kalpleri üzerine, onu anlamamaları için kabuklar geçiririz, kulaklarına da bir ağırlık koyarız. Rabbini yalnız Kur'an'da andığın zaman, nefretle geriye dönüp kaçarlar.(İsra 46)

Onlardan bir zümre vardır, aslında kitap’tan olmayan birşeyi siz kitap’tan sanasınız diye, dillerini kitap’la eğip bükerler.O, Allah katından olmadığı halde “Bu, Allah katındandır.” derler.Bilip durdukları halde, Allah hakkında yalan söylerler.(Ali imran 78)

18.02.2008 - misafir

selam

Esselamu aleykum!Yazi cok guzel!Allah razi olsun!

08.01.2011 - misafir

bidatçı dediğin insanlar

bidatçı dediğin insanlar sahabe hayatına dönelim diyor. sen sahabeden ,peygamberden sonra çıkmış şeyler peşindesin* hangisi sünneti inkar anlayamadım. Adam selefi inanış diyor ki selef ashap ve mezhep imamları, kim kimi takip ediyor. Geylani,şahı nakşıbend,ahmet rufai,halidi bağdadi,gucduvani,imamı rabbani ,mevlana ,yunus bunlar selef mi. Hangi mezhep imamı bunların peşine düşmüş? hangi sahabe bunların yaptığını yapmış. modernist denilen insan sahabenin ,peygamberin hangi uygulamasını değiştirelim diyor. namazı,orucu,zekatı,haccı,kelimeyi şahadetimi kaldırıyor.
Kurana ,sünnete dönüp öyle yaşayalım,peygamber ve ashaptan sonra çıkan şeylerin peşine düşmeyelim diyor. yanlış mı?
ashap gibi yaşayıp,onlar gibi düşünmeyip, islama sokulmuş hint.yunan felsefe akımlarının mı peşine düşelim.ilmi bir otorite kabul edilen Gazaliden sonra kılık değiştirip islama bu akımlar nasıl girdi zahmet edip bi araştırmazmısınız.
azizlerine seslenen hiristiyanlar gibi mi olalım?
Budayı düşünen yogi gibi mi olalım?
Yoksa vucudu bir bilp vahdeti vucud teorisi adı altında sapık sudur teorisi(taşan tanrı)peşinde mi gidelim ?
Yoksa Yaratıcı küçük şeyleri bilmez diyen fesefi görüşün ad değiştirmiş hali olan Allah adına iş gören belamların mı kölesi olalım? sahi modernist siz olmayasaınız.

06.03.2012 - şahin

MEZHEPÇİLİK

Eh be kardeşim!Savunduğunuz realite Adem'den beri hiç değişmemiş ki yeni bir şey söylüyor olasınız!Tüm toplumlar yanlarındaki/ellerindeki/atalarından/kanaat önderlerinden! kalan bilgilere ölüm pahasına sarıldıkları için uyarıcılara kafa tutmuşlar hatta Nebileri katletmeyi Allah yolunda cihat saymışlar ve sonuçta kendileri doğru yolda olduğunu sanan asıl inkarcılar olarak helak olmuşlardır!Bir kere de olsa Allah'tan korkarak,Allah'ın hakkını teslim etmeyi deneyinde şu paylaştıklarımı yayınlayın önceki yazdıklarımı hiç ettiniz!Allah,Kur'an'ın direk olarak Ulül Elbab'a(düşünebilen akıl ve gönül sahiplerine indirildiğini söylemiyor mu?(Talak 10.)Dolayısıyla her nefis/benlik kendisinin fakihidir;Çünkü Kur'an her idrak boyutuna hitap eder ama kalbi,gözü,kulağı mühürlü olana hitap etmez!Yani insan duymak istemediğine sağır,görmek istemediğine kördür......Ayete göre veya Kur'an'ın hiç bir yerinde Allah,Din adamlarını ve/veya imamları muhatap almıyor!Aksine serveti yığıp haram yemeye bayılan kitle olarak uzak durun diye tanıtıyor!Onu geçtim,hakikati görüp Allah'a (Hanif olarak)direk yönelen insanları bir lanetlemediğiniz kalmış!Onun bunun doğrularıyla bir yere varılamaz,ki hele bu devirde.Ayrıca detayına girmeden paylaşayım ki;Kur'an Ahzab,Ankebut,Zümer gibi hiziplere/fırkalara/cemaatlere lanet okuyan sure ve sayısız ayetlerle doludur,ki bu zihniyetin Allah ve peygamber yolunun dışında sapıklık ve şirk olduğu gözlere sokulmaktadır.Örn:Ali imran 105.Araf 48.49.Bakara208-213.Casiye 17.18.En'am 108-117.153.159.v.s.alfabetik olarak Z ye kadar Kur'an'da olanları yazarım ama bakmazsınız!En önemlisi;sahabe veya sonra gelenler neyi çözmüşlerdir ki aktardıklarına koşulsuz iman edelim!Muhammed (as)veya İsa(as)ümmetine demiyormuydular ki Cevabını öğrendiğinizde kaldıramayacağınız şeyleri sormayın diye Hatta bunu Allah dahi söylemiştir!ve geçmişte tüm toplumların hakikati öğrenmelerinin sonucunda imandan çıkmış olduklarını!söylemiştir...Maide 101-104.Demek ki tanık olunacak/yüzleşilecek hakikatler zamana bırakılmış!İnsanların öfkeyle yüz çevirdiği/nefretle kaçıştığı O haberlerin verileceği zaman yakındır.Veyl olsun ki,sizler kıyamete kadar gerçeği dile getirecek kullar asla çıkmaz/gelecektekiler daha mı iyi bilecek zannıyla eskilere tabi oluyorsunuz!Ama o size haber verecektir!Örn Bkz:Nahl 38-41. ve Sebe 7.8. Arapçasını da yazardım ama türkçe okuyana arapça mı?

24.04.2012 - misafir

CVP:MEZHEPÇİLİK

hayırdır ATA'cılardan mısın sende? Salla atanı, soysuz sopsuz olan bana bak diyenlerden msin yoksa?

dur dur.. şimdi sen aklını zekanı beynini kullandın yazdın bunlara ya.. senin torunlar da atamdan bunları duydum. atalarımdan gelene uymayacakmışım deyip senin dediklerini topyekün inkar etmelerini mi bekliyon yoksa?

27.04.2012 - demo

bir gün biriyle tanıştım

bir gün biriyle tanıştım (uzatmaya gerek yok )çok bilgili olduğunu anlatmaya çalışırdı,hangi konuda soru sorduysam cevapladı yanlış,veya doğru.Oda islam alimlerini karşıydı )TIPKI 1997den 2001 kadar olan zaman içerisindeki psikolojik savaş ve uşakları )çokkk gördük ama yorulmak yok yola devam (umarım anlamışsınız.

25.05.2012 - amele misafir

Konular