Zehirli | Konular | Kitaplar

ashabın adaleti

HAZRET-İ OSMAN'A DİL UZATILAMAZ


Sual: İbni Sebeciler, Peygamber efendimizin iki kızını verdiği mübarek damadı Hazret-i Osman’a da hâşâ kâfir diyorlar. Kur’an-ı kerimi değiştirdi, iş başına hep akrabalarını getirdi diyorlar. Böyle söylemek doğru mudur?

CEVAP
Hazret-i Osman (radıyallahü teâlâ anh), Peygamber efendimizin iki kızıyla evlenmekle şereflenmiş damadıdır. İnsanlık tarihinde bir peygamberin iki kızıyla evlenmek ondan başkasına nasip olmamıştır. Hayatta iken ismen Cennet ile müjdelenmiş on kişiden biri olup, Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer’den sonra eshab-ı kiramın en büyüğüdür. İlk iman edenlerden ve malını canını Allah ve Resulü için feda edenlerdendir.hâşâ ona dil uzatanların, kâfir diyenlerin kendilerinin kâfir olduklarına dair yeterli delil vardır. Burada birkaçını tekrar yazalım:

Hazret-i Osman, Medine'ye hicretle şereflenen, Allah’ın övdüğü muhacirlerden ve ilk iman edenlerden olduğu için Cennetliktir. İşte âyet-i kerime meali:
(Muhacirlerin ve Ensarın önce imana gelenlerinden ve Onların yolunda gidenlerden Allah razıdır. Onlar da Allah’tan razıdır. Allah, Onlar için Cennetler hazırladı.) [Tevbe 100]

Bütün Zamanların En Hayırlı Kuşağı: Sahabe

Sahabi arkadaş/dost olmak anlamına gelen sohbet/suhbet kelimesinden müştak bir kelime. Bunun için muayyen bir ölçü yok, “sahabi” az ya da çok başkası ile birlikte olan herkese şamil. Bu yüzden; “falanca ile bir yıl, bir ay, bir gün ve hatta kısa bir an beraber oldum” derken sahibe/beraber oldu fiili kullanılır. Kelimenin sohbet çerçevesinde kazandığı geniş anlam, günün belli bir anında Allah Rasulü (s.a.v.) ile birlikte olan kişiyi de içine almaktadır.



Sahabi olmanın ve de o duruş üzere kalmanın “nasıllığı” ulema indinde farklı mütalalara neden olmuştur. Muhaddislere göre; Allah Rasülü’nü (s.a.v.) müslüman olarak bir defa gören kişi sahabidir. Fakat O’nu (s.a.v.) mümin olarak görenin iman üzere ölmesi şarttır.[1] Sahabi olma şerefine nail olan, ardından irtidat eden sonra tekrar müslüman olan fakat yeni halinde Allah Rasülü’nü (s.a.v.) göremeden ölenler tarifin dışında kalırlar. Bu yüzden Kurre b. Meysere, Eş’as b. Kays gibi bir ara irtidata irtikap edenler Ebu Hanife ve Şafi’ye göre sahabi kabul edilmezler.[2] İrtidat ameliyesi kişinin bütün amellerini iptal ettiği gibi sahabi olma payesini de alır-götürür.[3]

Allah Rasülü’nü (s.a.v.) görmenin nasıllığı ile ilgili mülahazalar şu çerçevededir: Kişi bizatihi O’nu (s.a.v.) görmeyi kast ediyor, ya da başkası vesile oluyor, bizzat O’na (s.a.v.) bakıyor, ya da hedefinde başkasını görmek varken gayri ihtiyari olarak bakışları O’na (s.a.v.) alıyor.[4] Eğer bütün bu bakışların öncesinde iman varsa “gören” kişi sahabi kabul edilir.