Zehirli | Konular | Kitaplar

İç Tenkid

İç tenkid, metnin muhtevasının tenkidi olup, bu tenkid de kendi içinde iki kısma ayrılmaktadır: 1- Olumlu (pozitif) Tenkid^- Olumsuz ( negatif ) Tenkid. Olumlu tenkid, kaynağı anlamak ve tahlil etmek için kullanılan işlemlerdir. Bu tenkidde kaynağın dili, terimlerinin o günkü anlamları ve uslûbü araştırılır. Olumsuz tenkidin de ayrıca iki aşaması vardır. Birinci safhada müellifin veya nakledenin tenkidi yapılır. Nakilin dürüst olup olmadığı, bu nakli hangi amaçla yaptığı, onu dürüstlükten uzaklaştıracak çevre şartlarının mevcut olup olmadığı, anlattığı olayda kendi adına bir gurur payının bulunup bulunmadığı, sosyal, siyasî veya psikolojik bir baskıya maruz kalıp kalmadığı, herhangi bir ideolojiye, dine, mezhebe veya bir siyasî eğilime mensup olup olmadığı, kültür seviyesi, tarafsızlığının derecesi, haberin tarihî gerçeklere uyup uymadığı, şayet varsa kaynaklar arasındaki tezadların nereden kaynaklandığı gibi hususlar incelenir. Kaynağı değerlendirirken günün şartları değil, o zamanın şartları ve çevresi göz önünde bulundurulur. Olumsuz tenkidin ikinci aşamasında, müellifin veya nakilin sıhhati araştırılır. Bu safhada müellif veya nakilin duyu organlarının sağlam olup olmadığı, aklî dengesinin yerinde olup olmadığı, naklettiği bilgileri ve hadiseleri tam ve hatasız olarak görmesine imkân sağlayacak çevre şartlarının bulunup bulunmadığı tesbit edilir.

Tarihî Tenkidin yanısıra, daha başka tenkid türleri de vardır. Eichhorn'a göre tenkid iki kısma ayrılmaktadır: 1- Basit Tenkid, 2- Derin Tenkid.

1) Basit Tenkid:
Bu tenkid, metin, belge ve kitaplarla meşgul olarak, imkân ölçüsünde yazma nüshalardan faydalanır, tercümeleri, atıfları biraraya toplayarak, ilk hali ile metni düzenlemeye çalışır ki, bu yönü ile bu tenkide "Metin Tenkidi" de denmektedir.

2) Derin Tenkid:
Bu tenkid, araştırmalarını eserlerin veya belgelerin men-şeine, yazarlarına, tarihlerine, kaynaklarına, yazılış tarzlarına ve edebî türlerine yöneltir. Bu yönü ile bu tenkide," Edebî Tenkid" de denilmektedir. Bazılarına göre edebî tenkid ile tarihî tenkid aynı şeydir, veya bunlar iç içedirler. Bazı araştırmacılar ise, bu iki tenkid türünün birbirine yakın çalışma alanları olmasına karşılık, bunların aynı şey olmadığını, aralarında farklılıklar bulunduğunu söylemektedirler.

Baştan beri zikredilen bütün tenkid türleri, birbirlerinden tamamı ile bağımsız olmadıkları gibi, esas itibarı ile bunlar birbirlerini tamamlayıcı niteliktedirler. Bunlar daima birbirlerine muhtaç ve iç içedirler.

Batılılar, modern anlamda tenkid ilmini Kitâb-ı Mukaddes üzerinde uygulamaya XVIII. yüzyıldan itibaren başlamışlardır. Önce Eski Ahid üzerinde yoğunlaşan tenkid çalışmaları, bir süre sonra Yeni Ahide de yönelmiş, XIX. yüzyılın sonları ile XX. yüzyılın başlarında özellikle Yeni Ahiddeki bazı kitapların metin tenkidleri üzerinde bir çok eserler yazılmıştır. Fakat, daha sonra geniş bir şekilde ele alacağımız üzere, Batıda Yeni Ahidde yer alan bazı kitaplar üzerinde XIX. yüzyıldan önce, tenkid disiplinine tam olarak uymayan pek çok çalışma yapıl-mıştı. Kitâb-ı Mukaddes üzerinde yapılacak olan tenkid çalışmalarında hangi esaslara uyulması ve tenkidin nasıl yapılması gerektiğini gösteren kat'i bir kural ve formül yoktur. Tenkidi yapılacak kitabın karakteri, şartları, karşılaşılacak problemleri bir sıraya konur, araştırmacı, seçeceği malzemeyi, kâh birini, kâh diğerini en uygun yere koyarak en iyi şekilde değerlendirmelidir.

Hristiyan Kilisesi, uzun süre Kitâb-ı Mukaddes üzerinde yapılan çalışmaları tasvib etmemiş, ancak sahih metinleri sahte metinlerden ayırma, nüshalar kopya edilirken meydana gelen değişiklerin düzeltilmesi vb. hususlarda yapılan çalışmaları desteklemiştir. Roma Kilisesi 1943 yılında "Divino Afflante Spiritu" tamimi ile, Kitâb-ı Mukaddes üzerinde yapılacak çalışmalara resmî bir statü kazandırmak ve Hristiyan inancını korumak üzere, tenkid faaliyetine resmen izin vermiştir.

Fakat, Kitâb-ı Mukaddes üzerinde yapılan çalışmalar, baştan beri Kilisenin arzu ettiği sonuçları vermemiştir.

Eski Ahid üzerinde çalışmalar yapan Batılı araştırmacıların büyük bir çoğunluğunun bu kitap üzerinde vardıkları ortak kanaat şudur: "Eski Ahid,Tanrı'nın vahiy yolu ile göndermiş olduğu gerçek bir kitap değildir. Ortada vahiy olayı yoktur, aksine İsrail folklorunden tutun da, komşu milletlerin politeizm ile karışmış efsanelerinden, hahamlar tarafından çeşitli yerlerden toplanmış olan hikaye vb. şeylerden, bunların hepsinin vahiy ürünü gibi kabul edilerek derlenmesinden meydana gelen bir kitap vardır. Bütün bu karışık ve karanlık malzeme, asırlar süren bir zorlama neticesinde bir kitap haline getirilmiş-tir". Dolayısı ile yapılan çalışmalar bu kitabı yüceltmeye ve Hristiyan inancını korumaya hizmet etmemiş, aksine Kilisenin, bu kitabın vahiy ürünü, otantik bir metin oluşu hakkındaki görüşünü kökten çürütmüştür. Bu hali ile Kitâb-ı Mukaddes üzerinde yapılan tenkid çalışmaları, yapıcı değil, yıkıcı olmuştur. Batıda yapılan bazı çalışmalarla, tenkid ilminin Kitâb-ı Mukaddes hakkında ortaya koymuş olduğu bazı negatif sonuçlar, tenkid ilmi ile arkeolojinin yakın işbirliği neticesinde arkeolojik çalışmalarla test edilmiştir.