Zehirli | Konular | Kitaplar

Hz.İsa'nın Erkekleri Kendilerini Hadım Etmeye ve Evlenmemeye Teşvik Etmesi

İncillerde Hz. İsa'nın evlenip evlenmediğine ve kadınlarla ilişkisine dair açık bir bilgi yoktur. Ancak İncillerde verilen bilgiler bir bütün olarak ele alınıp değerlendirilince onun hiç evlenmemiş olduğu sonucuna varılabilir. Hz. İsa evlenme ile ilgili olarak Havarilerle konuşurken onlar Hz.İsa'ya "Eğer erkeğin karısı ile hali bu ise, evlenmek iyi değil" derler. Bunun üzerine Hz. İsa onlara, "Bütün adamlar bu sözü kabul edemez, ancak kendilerine verilmiş olanlar kabul edebilir. Çünkü anadan doğma hadım vardır, insanlar tarafından yapılmış hadım vardır, göklerin melekûtu uğrunda kendilerini hadım edenler de vardır. Bunu kabul edebilen kabul etsin" diye cevap vermiştir. Hz. İsa'nın bu sözlerinde açıkça evlenmemek teşvik edilmekte, evlenmenin bir ruhsat olduğu işaret edilmektedir. Ayrıca pasajın sonunda evlenmeye karşı istek duymamak için göklerin melekûtu uğruna insanın kendi kendini hadım etmesi öğütlenmektedir.

Kilise, İncillerde geçen bu vb. ifadelere dayanarak rahiplere evlenme yasağı koymuştur. Aslında evliliğe karşı tavır koyan ve rahiplere evlenme yasağı koyan başka dinler de vardır. Maniheizm ve Budizm gibi dinler, Hristiyanlıktan önce bu yasağı uygulamışlardır. Hristiyanlık, bu fikri muhtemelen Budizmden almış görünmektedir.

İncillerin yanısıra Yeni Ahidin diğer kitaplarında da evlenmemeyi açıkça teşvik eden pasajlara rastlamaktayız. Pav-los'un, Korintoslulara yazmış olduğu birinci mektupta geçen şu ifadeler, Hristiyanlığın evlilik müessesesine bakış açısını açıkça ortaya koymaktadır: "İmdi yazdığımız şeylere gelince: Adam için kadına dokunmamak iyidir". Pavlos burada erkeklerin kadınlardan uzak durmalarını, yani evlenmemelerini tavsiye etmektedir. O, bu tavsiyeyi sadece erkeklere yapmakla kalmıyor, kadınlara da aynı şeyi tavsiye ederek onları evlenmekten menetmeye çalışıyor. "Evlenmemişlere ve dul kadınlara diyorum: Benim gibi kalsalar onlar için iyi-dir". Burada Pavlos evvela kendisinin evlenmemiş olduğunu açıklıyor, sonra hiç evlenmemiş bakire kızlarla, evlendikten sonra dul kalmış kadınların kendisi gibi bekâr kalmalarını, onların evlenmemelerinin kendileri için daha iyi olacağını izah ediyor.

Pavlos, mektuplarında sadece evlenmemeyi teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda evlenmenin sakıncalarını de ortaya koyuyor: "Kızlar hakkında rabden emrim yoktur; fakat itimada layık olmak için rab tarafından merhamete nail olmuş bir adam olarak rey veriyorum: İnsanın olduğu gibi kalması iyidir. Kadına bağlı mısın? çözülmeyi arama. Kadından çözülmüş müsün? Kadını arama. Fakat eğer evlenirsen günah etmezsin, eğer bir kız evlenirse günah etmez. Fakat böyle kimselerin bedende sıkıntısı olacaktır. Ben sizi esirgiyorum. Ey kardeşler! Vakit kısalmıştır, bundan böyle karıları olanlar karıları yok gibi... olsunlar... Evlenmemiş adam, rabbi nasıl hoşnut etsin diye rabbin şeyleri için kaygı çeker. Fakat evlenmiş olan adam nasıl karısını hoşnut etsin diye dünya şeyleri için kaygı çeker...
Evlenmemiş olan kadın ve kız, hem bedence, hem de ruhça mukaddes olsun diye rabbin şeyleri için kaygı çeker, fakat evlenmiş olan kadın nasıl kocasını hoşnut etsin diye...kaygı çeker...Kendi kızını evlendiren iyi eder, evlendirmeyen daha iyi eder".

Pavlos'un evlenmemeyi teşvik edişi bir yana, onun kadınlara bakış tarzı da çok tuhaftır. Özellikle dul kalmış kadınlarla ilgili olarak verdiği fetvasında Timoteos'a, altmış yaşından aşağı dul kadınları cemaate kaydetmemesini söylemektedir: " İyi işler için hakkında şehadet olunan, bir erkeğin karısı olup altmış yaşından aşağı olmayan dul kadın, eğer çocuklar büyütmüş, eğer misafir kabul etmiş, eğer mukaddeslerin ayaklarını yıkamış, eğer sıkıntıda olanlara yardım etmiş, eğer her iyi işin ardınca gitmişse kaydolsun. Fakat daha genç dul kadınları reddet. Çünkü Mesih'e muhalif olarak nefsanî heveslerine düştükleri zaman evlenmek isterler... Bununla beraber evleri gezerek aylak olmayı da öğrenirler, ancak yalnız aylak değil, fakat üzerlerine düşmeyen şeyleri söyleyerek başkalarının işlerine karışan boşboğaz olurlar ". Hristiyanlıkta eşlerin ölümü dışında dulluk yoktur. Hristiyanlar boşanmayı kabul etmedik-lerinden, bu dinde boşanma yolu ile.dulluk söz konusu değildir. Böyle olunca özellikle kadın için dul kalmak tamamı ile kendi iradesi dışında gerçekleşen bir olaydır. Toplumda en çok himayeye muhtaç olan insanların başında yetimler ve dul kadınlar geldiği halde, Pavlos'un, dul kadınlar hakkında aylaklar ve boşboğazlar tabirlerini kullanması, onları tahkir ederek cemaatin dışına atması, Hristiyanlığm kadın haklarına verdiği değeri açıkça ortaya koymaktadır.

İncillerde ve Yeni Ahidin diğer kitaplarında takdim edilen bu bilgilere göre, insanların cinsî hayattan uzak durmaları gerekmektedir. Bilhassa Hz. İsa'ya nisbet edilen sözlere göre, insanlar, cinsî arzulardan kendilerini uzaklaştırıp tam olarak ibadete yönetebilmek için kendilerini hadım edebilirler. Yaratılıştan insanlarda var olan cinsî arzuların kökten yokedilmesi, insan neslinin imha edilmesi sonucunu doğurmaz mı? İnsanlarda mevcut olan bu gücün, aile hayatı şeklinde bir düzenleme ve evlilik yolu ile tatmin edilmesi ve bu yolla insan neslinin devamının sağlanması esas iken, İnciller, erkekleri kadınlardan uzaklaşmaya ve kendilerini hadım etmeye, kadınları da erkeklerden uzaklaşmaya teşvik etmek-tedi. Dolayısı ile bu telkinler, Hristiyan toplumlarda çeşit li türden cinsi sapıklıkların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.