Zehirli | Konular | Kitaplar

BAŞLANGIÇTAN BUGÜNE MEZHEPSİZLER - 1

BAŞLANGIÇTAN BUGÜNE MEZHEPSİZLER - 1

Mehmet Ali Demirbaş



27 yorum

Sitede mezhepler ve cevaplar

Sitede mezhepler ve cevaplar bölümünde sorularınıza cevap bulabilirsiniz

28.01.2008 - Deniz

selefilik

selefilik hakkında bilgi edinmek istiyorum ama sitenizde bulamadım..

11.04.2008 - misafir

Prof.Abdülaziz BAYINDIR da Mezhepsizlerden çıktı.

ÜLKE.TV.(Eski HABER7) Bu akşam, Sıradışı Programına çıktı,aman Allah'ım,tamamen Vahhabi görüşlerini (Canlı yayında)bu mubarek Ramazan ay'ında,biz ehl-i sünnet mensuplarına,empoze etmeye çalışıyor.Türbe ziyaretini şirk sayıyor,şefaati inkar ediyor,hayızlı kadın oruç tutar,Kur'an-ı Kerim okur diyor,Kaza namazı diye bir şey yoktur,diyor.daha neler neler. Site tavsiye etti www.süleymaniyevakfı.org. girdim,kendi bozuk fikirleri ile dolu.
ÜLKETV.deki konuşmasında:" Midye yenirmi ?" sorusuna verdigi cevapda.Şafii yenir demiş.Hanefiler, Yenmez. diyor ,fakat ben bu hususta HANEFİLERİN FİKRİNİ TASVİP ETMİYORUM diyor.Bu zat hangi mezhepten acaba ? KENDİNİ MÜÇTEHİT ZANNEDİYOR HERHALDE. Bu zat Mezhepsizlik yapmıyormu ? Mezhepsizligin Dinizlige bir köprü oldugunu, bilmiyormu ?
Bunun gibi Vahhabi görüşlü kişileri,ve fikirlerini bu ümmete iyice anlatmak gerekiyor.BU HUSUSDA GENİŞ ÇALIŞMANIZI BEKLİYORUM.SİTESİNE LÜTFEN GİRİN.NELER YAZDIGINI GÖRECEKSİNİZ. ALLAH CC. bu sapık fikirlilerin,zehirli oklarından bizleri korusun.
ÜLKE.TV'ye de teessüflerimi sunarım.O'nu tek başına çıkardı,rahat-rahat bozuk
fikirlerini anlatmasına,zehrini kusmasuna vesile oldu. Karşısına (EHL-İ SÜNNET MENSUBU Prof. Cevat AKŞİT Hocayı çıkarsa olmazmıydı,meydanı o'na bıraktı.Kanal.7(ÜLKE TV) ne yaptıgının farkında degil herhalde.
18.EYLÜL.2008

18.09.2008 - ahmetserdaroğlu

zamanın da peygamber

zamanın da peygamber efendimizde kabirlerin ziyaret edilmesini yasaklamıştı
Şuan ki durumda ;Bir çok kişinin kabirlere gitme sebebi o mübarek zaattan yardım dilemek...

Yardım sadece Allah'dan dilenir.

kabirlere çaput bağlamak,oralara şeker yokmak,duvarlarında ağlamak,duvarlara dilek yazıları yazmak,bunlar sapıklık değil de nedir.

birilerini idare etmek aman yeterki gelsinlerde bir şey demeyelim demek yanlıştır.

11.02.2009 - misafir

KABİR ZİYARETİ

" Zamanın da peygamber efendimizde kabirlerin ziyaret edilmesini yasaklamıştı
Şuan ki durumda ;Bir çok kişinin kabirlere gitme sebebi o mübarek zaattan yardım dilemek...
Yardım sadece Allah'dan dilenir.
kabirlere çaput bağlamak,oralara şeker yokmak,duvarlarında ağlamak,duvarlara dilek yazıları yazmak,bunlar sapıklık değil de nedir.
birilerini idare etmek aman yeterki gelsinlerde bir şey demeyelim demek yanlıştır." diyorsunuz.

MİSAFİR KARDEŞİM :

1-İslamiyetin ilk zamanlarında kabir ziyareti yasagı yine Hz.Peygamber (s.a.v.)tarafından kaldırılmıştır.ŞU ANDA KABİR ZİYARETİNDE HİÇ BİR SAKINCA YOKTUR. (Elbette ki Usulünce yapmak,çaput baglamamak,mum yakmamak buna benzer hurafelerle meşgul olmamak esastır)

2-Kabir ziyareti yapan ehl-i sünnet müslümanı, yakınlarına,anne-babasına yasin-i şerif vb.ayet-i kerime'ler okur,onlar için dualar eder.Okunan Kur'an-ı Kerim sevabı kabir ehline hediye edilir.Kabir ehli bundan istifade eder.Kabir ehli de bundan haberdar olur.Ehl-i Sünnet inancı budur.
Kabir ehlinden yardım istenmez elbette, bunu yapanda yok zaten.

3-KABİR ZİYARETİ yapılan zat,Sahabe veya çok iyi bildigimiz bir ALLAH CC. dostu ise, yine kabri başında Kur'an-ı Kerim okunur ve o zat'ın mübarek ruhlarına hediye edilir.VE AYRICA EHL-İ NAZ olan o mübarek zat'ı vesile ittihaz ederek ALLAH Ü TEALA'dan affımızı isteyebiliriz.DİKKAT EDİLİRSE KABİR EHLİNDEN BİR ŞEY İSTENMİYOR.

HER ŞEY' İ ELBETTE Kİ ALLAH Ü TEALA'dan TALEP EDECEGİZ. Biz ehl-i sünnet müslümanları, Peygamberlerin ,Evliya vb. Allah'ın cc. izin verdigi zat'ların ŞEFAAT edecegine inanırız,kabir ziyaretini yaparız, Vesile'yi de inkar etmeyiz.Vehhabiler ve onların tesirinde kalanlar ile Oryantalist duruşlu bir kısım laik ilahiyatçılar kabul etmeselerde.

05.03.2009 - Mehmet EMLEK

Tebliğ Cemaati denen Mezhepsiz Masonlar

Hocam şu tebliğ cemaatine de bir el atsanız. Meydanı boş bulmasalar.
Bunlar da selefi ve mezhepsiz. Bir iki link vereyim de inceleyin lütfen:Aşağıdaki linkte bidat diye mevlitte cami basıp adam öldürmeleri var:

http://kutuphane.uludag.edu.tr/PDF/ilh/2003-12(2)/17.pdf

http://www.sadakat.net/forum/islamgenel/mezhepsizler-ve-mezhepsizlige-karsi-olanlardan-bazilari-t1251.0.html

Burada da Yusuf Kandehlevi denen Hayatüs Sahabe yazarının sahabeye dil uzatması ve diğer mezhepsizler var.

http://www.mezhepsizler.com/Faideli_Bilgiler/fbilgiler_dogruyainan_58m_tebligicemaat.htm

Son link İhlas Yayınları Faideli bilgiler adlı meşhur kitabın 58. maddesidir. İhlasçılar bu kitapta Tebliğ Cemaatinin yediği naneleri ortaya koymuşlar.

Allah her şeye kadirdir.

10.04.2009 - freef

rasmussen

rasmussen'in NATO genel sekreterliğini kabul etmek hangi mezhebe uygundur?

11.04.2009 - misafir

DİKKAT

VAHHABİLERİN İÇİNDE MECBUREN EHLİ SÜNNET BULUNMAYACAĞINI

EHLİ SÜNNETİN İÇİNDE DE MECBUREN VEHHABİNİN BULUNMAYACAĞINI

KİM İDDİA EDEBİLİR. BİRİNCİSİ HÜSNÜZAN İKİNCİSİ SUİZANDIR

KİM BUNLARIN KALBİNİ YARMIŞTA BAKMIŞ EHLİ SÜNNETMİ

VEHHABİMİ DİYE

BU YAZILANLARIN MENFİ MÜSBET HİÇBİR DEĞERİ YOKTUR

İNSANLARIN KAFASINI KARIŞTIRIR. FİTNE TOHUMLARI EKER.

İYİ BİŞEY YAPIYORUM DERKEN KÖTÜLÜK YAPMAK AHMAKLIKTIR(Z.G)

HERKES BİR SUSSUN KENDİNE İSLAMİ YAŞANTISINA BAKSIN

EN UAK BİR KUSURU DAHİ VARSA Kİ VARDIR YA HAYIR KONUŞSUN

YADA SUSSUN(S.A.S.)AYRICA HERKES ÜSLUBUNA DİKKAT ETSİN

NEFSİNİ KONUŞTURMASIN. VESSELAM

23.05.2009 - misafir

AHMET HULUSİ HAKKINDA

AHMET HULUSİ HAKKINDA BİLGİ VERİRMİSİNİZ.İTİBAR EDİLİRMİ SÖZÜNE ?

08.06.2009 - misafir

Ahmed Hulusi Ahmed Baki

http://www.zehirli.org/konu/ahmet-hulusi-2.html
http://www.zehirli.org/ahmed-hulusi/default.asp
gibi
linklerde zaten bu sitemiz bilgi vermiş ama biraz da ben vereyim isterseniz.

Ahmet Hulusi mezhepsizin önde gidenidir. Muhtemelen Kadiyanidir.
Dinde aklı esas alan ve sigaranın zararını bilerek içene kâfir diyecek kadar ileri giden, çeşitli konularda ehl-i sünnet âlimlerinin ictihadlarına aykırı görüş bildiren bir felsefecidir.

Namaz ile ilgili fikirleri:
"İsteyenler, Bu "farz" namazların öncesinde ya da sonrasında, vaktin elvermesine ve içinde bulundukları hâle göre, diledikleri kadar bu namazlardan kılabilirler!...
Bugün câmilerimizde kılınan namazların Rasûlullah Aleyhisselâm devrinde kılınan namazlarla tek benzerliği, farzların imamla kılınmasıdır!.
Ayrıca, namaz sırasında el bağlama şekillerinin, ya da otururken ayağını altına almanın veya yana çıkarmanın; zorunlu örtünme miktarı dışındaki kıyafet tarzlarının, namazın "KABUL OLMASIYLA"da hiç bir alâkası yoktur!... Bu konuda getirilen tüm şartlar uydurmadır; sonradan kişilerin kendi dar anlayışlarına göre konulan yakıştırma kurallardır!.
Başlangıç "tekbir"iyle birlikte, eller avuç ayaları karşıya bakar şekilde yukarı kalkar; ama kolunu kaldırma işini başına veya omuzuna kadar kaldırmışsın, veya ellerini kulağına değdirmişsin bu önemli değil!.”

Ahmet Hulusi’ye tekrar dönersek; Tasavvufçu geçinir bu adam tasavvufa düşmandır. Tarikat cemaati bırakın, Hazreti Peygamber devrine bakın, der.
Peygamber postacı değildi der, aklınızı kullanın der ve nakli inkar eder.
“Arap Arapçasıyla kendi kafasına göre anlar” tarzı ifadeler kullanır.
Evrende sayısız dalga boyutu katmanlarında sayısız bilinç türleri vardır. Dünyada bu alt katmanda yaşayan… türler cin denir.
Tamamıyla bilimsel gerçekler üzerine bina edilmiş olan İslam…
Kuranın o kadar sayısız eşle evlenen bir toplumda dört eş esasını getirmesi devrimdir…
İslam dini orjinali itibariyle çağdaş aydına hitap edebilir.
Tipi cümlelerinde dalga geçmek kibir ve İslama karşı küstahça bir dil kullandığını görürsünüz. Bu dil Dindar geçinen harici- münafık dilidir. Bunu da hatırlatırım.

Bir eserinde de “bu yazıda Kuran ve Resul görüşlerine dayalı Din öğretisine dayanan bazı verileri fevkalade özet bir şekilde ulaştırmaya çalıştık.”cvari cümleler gözüme çarptı. Ne Kuran ne de Resul’ün Hadisleri bir görüştür, Allah’ın emir ve yasaklarını bu kadar aşağılama desek, bu Ahmed Hulusi’nin verecek cevabı yoktur.

Boş ver sayın arkadaşım. Ahmed Hulusi’den mümkün mertebe uzak dur.
Acayip bir bilimsel bir dil kullanıyor.
Allah ve Peygamber inancı hariç her mezhebi, her meşrebi her cemaati resmen inkar ediyor. Zaten her mezhepsiz gibi bu iki kaynağa inmeyi teşvik ettikten sonra bilim, çağdaşlık adı altında herkesi ictihada (bilimsel verilerle yorum) teşvik edip anarşi çıkarıyor.
Cinleri dalga, ruhu holografik evrenle açıklamaya yeltenir.
Aslında o kadar tehlikeli de değildir. Bilgisi kısıtlıdır, yazıları çelişkili ve anlamsızdır.
Lakin genç ve cahil dimağları sarsabilir. İskender Evranasoğlu gibi zikir üstünde durup namaz eşittir zikirdir, namaza gerek yok gibi bir saçmalığa sizi çaktırmadan itebilir.
Bidat yazılardan kalbe feyiz değil zehir akar.
Sırf bunun için okunmaktan kaçınmak gerek. Yoksa pek kafa karıştıracak yazıları yoktur.



Allah her şeye kadirdir.

22.06.2009 - freef

ALLAH size hidayet versin

ALLAH size hidayet versin

24.07.2009 - misafir

İslamcı(!) Mezhepsiz Yazar İsmail Nacar

Bir de bu adam var:İsmail Nacar.
Geçen teke tek programında Cübbeli Ahmet Hocamızı eleştiriyordu.
Tamam eleştirir ama dedikleri yenilir yutulur şeyler değil. Sadece bir paragraflık konuşmasında kendinin selefi-vehhabi yani kısaca mezhepsiz olduğunu ele verdi:
İsmail Nacar'a göre:
1- Hadis sayısı 40'geçmezmiş. Oysa binlerce var. Neye göre 40, gerisi neye göre yalan desek bir hadis usulünden bahsedemez. Kaynak kendi aklıdır. Ravileri incelemiş mi, sahih ne demek, ehad hadis ne demek, zayıf hadis ne demek, sayıları nedir, bu sayıları belirlerken bir metod kullanmış mıdır. Bunların cevabını veremez, çünkü binlerce hadisi ezbere bilecek bir hadis alimi değildir kendisi.
2- Hadis sayısının 40'ı bulmamasını Peygamber Efendimiz Sallallahu aleyhi vesellem'in hadisleri yasaklaması olarak göstermektedir. Bu yasaklama doğru bilgidir, bir dönem Kuran'la karışmasını engellemek için yasakladıysa da daha sonra sebest bırakmıştır. Örnek olarak şu hadisi örnek vereyim: (Benden hadis bildirin. Ama bana yalan isnat eden Cehenneme hazırlansın.) [Müslim]
İsmail Nacar, hadisi yasaklayan hadise inanıyor da daha sonra hadis yazmayı serbest bırakan hadislere niye inanmıyor. Hatta veda hutbesinde yüzbin küsur kişinin karşısında Peygamber Efendimiz S.A.V. "...nasihatlarımı burada bulunanlar, bulunmayanlara tebliğ etsinler." demedi mi. demek ki sahabe sayısı yüzbinleri bulunca, Kuran yazıcıları çoğaldıkça, hafızlar sayılamayacak kadar çoğalınca, hadisleri rivayet edilmesini ve yazılmasını istedi. (İlmi yazı ile bağlayınız!) [Hakim]

3- Müstehcen şeylerle, gelecekle ilgili hadis olmazmış İsmail Beye göre.
Müstehcen dediği de aile içi durum. Zinadan korunma, livatadan kaçınma, cinsel birleşme falan. Bunlar zaten Kuran'da var. Peygamber onları açıklamış.
Gelelim gelecekten haber verme olayına. Yani demek istiyor ki geleceği ve gaibi yanlız Allah bilir... Peygamber bilmez. Amenna... Allahtan başka kimse bir şeyi göremez zaten. Ama Allah dilerse Peygamberine bildirir, evliyasına da bildirir. Meleklerine de bildirir. Allah bildirirse bilinir, Kuranda Allahu teala meleklere ne dediğini söylüyor. "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım..." (Bakara 30)
Bakın Allahu teala gaibten haber verir:
"Allah size gaybı da bildirmez. Ama Allah Resullerden dilediğini seçip, ona gaybı bildirir. Artık Allah’a ve resullerine inanın, eğer iman eder, müttaki olursanız sizin için de çok büyük bir ecir vardır.) [Al-i İmran 179]"
Peygamber Efendimiz gelecekten haber vermiştir:
(Ey dağ, sallanma, üstünde bir peygamber, bir sıddık, iki de şehid var.) [Buhari] (Hazret-i Ömer ve Hazret-i Osman’ın şehid olacağını haber verdi.)
(Ortalık bozulacak, dine uymak avuçta ateş tutmak gibi zor olacak.) [Hâkim]
(Köpek beslemek, evlat yetiştirmekten daha cazip olacak.) [Hâkim]
(Çalgı her yere yayılacak, güvenlik güçleri çoğalacak.) [Beyheki]
(Deprem, fitne, katillik artmadıkça, kıyamet kopmayacak.) [Buhari]
(Geçmiş ümmetler içinde vukuundan önce bazı gaybları haber veren keramet ehli zatlar var idi. Ümmetimden de Ömer onlardandır.) [Buhari, Müslim]

4- İsmail Nacar'a göre Hazreti Peygamberi'in cesedi çürümüştür, çürümedi diyenler yalancıdır. Hatta Kuran'a aykırı konuşmakla suçluyor. Bu, ciddi bir ithamdır. Kurana aykırı konuşan kafir olur. İsmail Beyin delili de her insanın doğup büyüyüp ölmesi... Çürümenin nimet olduğundan bahsediyor. Üstelik bu konuda ayet ve hadisleri delil olarak alıyor, bunlara hurafe diyor. Bunlara hurafe demesinin de delili "akıldır, barıştır..." oluyor.
Zümer suresinin (Ey sevgili Peygamberim! Bir gün gelecek, sen elbette öleceksin. Onlar da elbette ölecektir) mealindeki otuzuncu ayet vardır. Burada Allahtan başka her şeyin öleceğini biliyoruz.
Yalnız Peygamber Efendimiz S.A.V. ve diğer Peygamberlerin hatta müttekilerin cesetlerini çürümediğini de biliyoruz.
Hatta Kuran-ı Kerimde şehitler bakın nasıl övülmüştür:
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah yolunda öldürülenleri [şehidleri] ölü sanmayın, onlar Rablerinin yanında diridir, rızıklandırılır.) [Al-i İmran 169]
Bir şehit bile ölmez iken şehidlerin inandığı ve uğruna öldükleri din-i İslam-ı mübin'in Yüce Peygamberi için çürüdü, öldü gibi bir tabir kullanmak ne kadar saygılı olur. Bu tabirleri vehhabiler kullanır, bu eski bir tuzaktır.
Ölüm bu dünyadan ebedi hayata göç demektir. Kıyamete kadar gidecek bu ümmet-i muhammedin biricik Peygamberi (Aleyhi selat u vesellem), Allhu tealanın "habibim" diyerek hitap ettiği Peygamberi çürüyüp gidecek, olacak iş değil. Bu da nimet olacak. Allah onun bedenini de elbette koruyacak ve pak olarak tutacaktır. Çürümek belki bizim gibi günahkarlar için ele düşmemesi için bir nimet olacaktır. Ama kafirler için bir kabir azabı da olacaktır. Ve ruh ölmez.
Nacar Bey laf arasında Vehhabiler gibi kabir hayatını da inkar etmektedir. Neyse asıl konuya geçelim.
Peygamberlerin bedenleri çürümez. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, toprağın Peygamberleri çürütmesini haram etmiştir.) [Beyheki]
(Mütteki, müezzin, kan içinde kımıldayan şehid gibidir. Ölürse kabrinde kurtlanmaz.) [Taberani]
(Allah yolunda öldürülenlere ölü demeyin! Onlar diridir; ama siz anlayamazsınız.) [Bekara 154]
(Toprak, Peygamberlerin vücudunu çürütmez. Bir mümin salevat okuyunca, bir melek bana haber verir, "Falan oğlu filan, sana selam söyledi" der.) [İbni Mace]

(Peygamberlerin vücudunu toprak çürütmez.) [Ebu Davud]

(Her Peygamber, kabrinde diri olup namaz kılar.) [Beyheki, Ebu Ya’la]

(Ölü kabre konurken, ayak seslerini işitir.) [Buhari]

(Ölüler yaptığınız iyi işlerinize sevinir, kötü işlerinize üzülürler.) [İbni Ebiddünya]
Kabrimin yanında, benim için okunan salevatı işitirim. Uzak yerlerde okunanlar bana bildirilir.) [İbni Ebi Şeybe] (Diri olan işitir. Bir söz, diri olana bildirilir.)

Bunların neresi akla uygun değil. Allahı bilen, tanıyan, sonsuz kudret sahibi Allahu teala'ya teslim olan; Allahın her şeye gücü yetecek olmasını, Peygamberinin(A.S.) cesedini çürütmeyip ruhuna da haber verdirecek olmasının neresini anlayamaz.
Her şeye kadir olan Allahu teala için zor ne olabilir ki!
Bunun barışla ne alakası var sayın İsmail Nacar. Sadece sizn aklınız almıyor o kadar, ağzınızı açtığınızda mezhepleri yok sayar, imamalrın sözlerini ağzınıza almaz, herkes kendi aklını kullansın, dersinizi. Sonra ahkam keser, sakat aklınızla hüküm verir, adam beğenmezsiniz. Size uyan cahiller ve sapıklar nereye gidecek bir söyleyin de bilelim.

5. İsmail Nacar diyor ki"Peygambere gelen vahiy esas alınmalıdır.
Almayan yok ki zaten. Sorun senin Kuranı anlayamaman. Kurandaki muhkem ayetler açıktır zaten. Müteşabih ayetleri Peygamber Efendimiz açıklamıştır. Açıklamasına da hadis-sünnet denir. Ne yani sünnete uymayalım mı.
Onun (dinde)her sözünün vahiy ile olduğu Kuranda bildiriliyor zaten.
Peygambere itaat esastır. O nasıl yaşadıysa, neyi nasıl açıkladıysa o esas alınır. Dinde her sözü senettir.
(Resulüm de ki; Allah’ı seviyorsanız, bana uyun. Bana uyanları Allah sever!) [Âl-i İmran 31]
Alllah ile Peygamberin emirleri birbirinden ayrılmaz. Çünkü nebi A.S. Allahın izni ile konuşur. Kuran Allahın kelamıdır, amenna. Peygamber sözü de Allahın ona ilham etmesi, öğretmeisi iledir ve Kuranın açıklmasıdır.
(Allah’a itaat edin, Peygambere itaat edin. İşlerinizi boşa çıkarmayın.) [Muhammed 33]
(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
(Allah ve Resulü, bir işte hüküm verince, artık inanmış kadın ve erkeğe, o işi kendi isteğine göre, tercih, seçme hakkı kalmaz.) [Ahzab 36]
Şimdi bunca ayet ve hadise rağmen İsmail bey neyin peşindedir.
Kuran ve sünneti ayırmak, hadisleri zan altında bırakmak, onları rivayet edenleri ve bu hadisleri ravilerden bir hadis usulü neticesinde toplayan ehli sünnet alimlerini mi yalancı çıkarmak istiyor acaba?
Ona en güzel cevabı Allahu teala Kuranda veriyor:
(Allah’ın emirleri ile, peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak isteyenler kâfirdir.) [Nisa 150-151]

İsmail Nacar'ın bir paragrafı bile sorunludur. İsmail Bey'in asıl sözleri aşağıdadır. Elinizi vicdanınıza koyun söyleyin, bu adam mezhepsiz değil midir?

"Hadis metodolojisini bunlarla konuşmak mümkün değil. Hz. Peygamber'in hadislerinin sayısı 40'ı bulmaz, zira kendisi yasaklamıştı. Değil ki bu müstehcen şeylerle ilgili, gelecekle ilgili de hadis olmaz. İnsanlar sorgulamadan bunu kabul ediyorlar, hoşlarına gidiyor. Yaptıklarına günah bile denmez. İlkçağlardaki ilahlar arasındaki kavga kültürünü götüren insanlar bunlar... Bunlar hasta! "Kadınları okutmayın" diye hadis var diyorlar. Bence, insan bunu söylemeye bile utanır, bırakın böyle bir şeye hadis demeyi! "Hz. Peygamber'in cesedi çürümemiştir" diyor. Kur-an'a aykırıdır bu. Her insan doğar, yaşar, ölür. Kulların cesetlerinin çürümesi büyük bir nimettir. Çürümek, toprağa gitmek bir rahmettir, bir nimettir, öbür dünyaya da zaten bu suretimizle gitmeyeceğiz ki... Böyle bir şey olabilir mi? Hurafe olan, tabu olan zihniyettir bu. Bunları ortadan kaldırmanın tek yolu akıldır, barıştır. Peygamberlere gelen vahiyler temel alınmalıdır. Bunlar önü alınamaz bir halde gidiyorlar, sistem de onları engellemiyor."
(İsmail Nacar)


Allah her şeye kadirdir.

11.08.2009 - freef

İslamcı(!) Mezhepsiz Yazar İsmail Nacar

yazara göre Allah peygamberimize habibim diye seslenmektedir.kuranda böyle bir ifade yoktur.parentezlerle eklenmiş yazarda onu gerçek sanmış.ayrıca habibim sevgilim demektir.

16.08.2009 - misafir

Peygamber Efendimiz hem Habib hem Halil'dir


“Bazı kimseler, Peygamberimize Habib denmesi uygun değildir. Habib sevgili demektir. Allah’ın sevgilisi olur mu!“ diyorlar.


Allahü teâlâ, Muhammed aleyhisselama "Habibim" buyuruyor. Habib, sevgili demektir. Sevgi ise çeşitlidir. Ormanı, çiçeği, suyu sevmek başkadır, yemekleri, meyveleri sevmek başkadır. Ana babayı, evladı sevmek başka, hanımı sevmek başka, Allahü teâlâyı sevmek daha başkadır. Bütün sevgileri yalnız hanımı sevmek gibi kabul etmek çok yanlıştır.

Şimdi imam-ı Gazali, imam-ı Kastalani hazretleri gibi İslam âlimlerinden naklen Allahü teâlânın sevip sevmediği kimseleri bildirelim!

Kur'an-ı kerimde mealen (Allah, onları [Eshab-ı kiramı, salihleri] sever, onlar da Allah’ı sever) buyuruluyor. (Maide 54)

Allahü teâlâ şunları sever:

(Sabredenleri sever.) [A.İmran 146]

(Tevekkül edenleri sever.) [A.İmran 159]

(İyilik edenleri sever.) [Bekara 195]

(Adalet edenleri sever.) [Maide 42]

(Tevbe edenleri sever.) [Bekara 222]

Allahü teâlâ şunları sevmez:

(Aşırı gidenleri sevmez.) [Bekara 190]

(Fesadı sevmez.) [Bekara 205]

(Zalimleri sevmez.) [A. İmran 57]

(Kibredenleri sevmez.) [Nahl 23]

(Hainleri sevmez.) [Enfal 58]

Allahü teâlâ, Peygamber efendimize, (De ki, eğer, Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin, günahlarınızı affetsin!) buyuruyor. (A.İmran 31)

Peygamber efendimiz de, (Allah ve Resulü bir kimseye, herkesten daha sevgili olmadıkça, iman etmiş olmaz) buyuruyor. (Buhari)

Selman-ı Farisi hazretlerinin bildirdiği hadis-i kudside buyuruluyor ki:
(Ey Resulüm, İbrahim’i halil [dost] edindiysem de, seni de habib [sevgili] edindim. Senden daha sevgili hiçbir şey yaratmadım. Sen olmasaydın kâinatı yaratmazdım.) [Mevahib-i Ledünniyye]

Yine aynı kitaptaki hadis-i şerifte, (Allah, İbrahim’i halil edindiği gibi beni de halil edindi) buyuruluyor. Şu halde Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem efendimiz hem habibdir, hem halildir.

Sevginin kuvvetli olmasına aşk denir. Mevlidde de (Habibim sana aşık olmuşam) ifadesi geçer. Bazı kimseler, nefsin şehvani arzularına aşk dedikleri için Allahü teâlânın, Habibini çok sevmesini, yani aşk ile sevmesini kabul edemiyorlar. (Mevlidin burası yanlış) diyorlar.

Allahü Teâlâ, En Çok Habibini Sever.

Dinde, fazla sevgiye aşk denir. Mevlidde geçen ifade de yanlış değildir. İlahi tenzihe aykırı yeri yoktur. "(Allah Habibini çok sevmez)" demek yanlıştır.
Kuran-ı azimüşşan'da Allahu teala şöyle buyurmaktadır:
(Biz seni bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.) [Sebe 28]

(Senin için bitmeyen, sonsuz ecir vardır. Elbette sen, en büyük ahlak üzeresin.) [Kalem 3-4]

(Allah’a ve Resulüne itaat edenler, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu nebiler, sıddıklar, şehidler ve salihlerle beraberdir.) [Nisa 69]

Allah her şeye kadirdir.

22.09.2009 - freef

teblig cemaati

hayatüs sahabenin yazarı olan muhammed yusuf kandehlevi nasıl oluyorda sahabeye dil uzatıyor.sahabenin hayatını bize aktaran bu şahsiyeti arlanmadan,sıkılmadan allah,tan korkmadan nasıl iftira catabiliyorsun kuzum sen kimsin.ne işleriyle ugraşırsın.o mevlüt,te baskın yapan ve adam öldürenleri iyi araştırınız yanlış bir bilgi kirliligi mevcuttur.mezhepsiz ve moson dediniz çok büyük bir iddia bu sahi siz kimsiniz.konumunuzu ögrendikten sonra yine konuşacagız inşaallah.allah ve resulüne dil uzatanları allah affetsin hidayete erdirsin,hidayetten nasipleri yoksa kahhar sıfatıyla hükmünü versin.

24.09.2009 - misafir