Zehirli | Konular | Kitaplar

TASAVVUFUN ÖNEMİ

Tasavvuf, İslam dininde ruhi ve manevi boyutu ön plana çıkaran dini hayat ve düşünce biçimidir. Tasavvuf "insanın Allah'a olan imanını tam anlamıyla kalbine yerleştirmesi", O'nun her şeyin tek yaratıcısı, tek sahibi ve tek hakimi olduğunu kavramaktır. Her insanın O'na muhtaç olduğunu bilip, Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını ve her işi bir kader ile yarattığını anlayarak hayatın her anında O'na teslim olmasıdır. "Allah'a teslim olmak" ise, Allah'tan çok korkmakla ve O'na her şeyden ve herkesten çok bağlanıp, O'nu çok sevmekle mümkün olur. Allah'a gerçek anlamda teslim olan bir insan, kendisine yalnızca Allah'ı dost ve veli edinir. Hayatı boyunca karşısına çıkan her olayın Allah'ın kontrolü altında gerçekleştiğini ve tüm bunların özel hikmetlerle yaratıldığını bilir. Bu nedenle de her ne olursa olsun, teslimiyetli tavrından taviz vermez ve her zaman için Allah'a karşı boyun eğici, itaatli ve şükredici bir tavır içerisinde olur. Temel ilkelerini Yüce Kitabımız Kuran'dan alan, Hz. Muhammed'in hayatından da somut örneklerini bulan tasavvuf, tarih boyunca sürekli gelişerek varlığını en güzel biçimde günümüze kadar sürdürmüştür.

Çeşitli tanımları yapılan tasavvufu, mutasavvıflar tek bir cümle ile açıklamışlardır. "Tasavvuf yaşanarak tanımlanabilir." Cüneydi Bağdadi Hazretleri tasavvufun tanımını şu şekilde yapar: "Tasavvuf, Allah'ın seni senden öldürmesi ve seni kendisiyle diriltmesidir."

Ahmed el Bağdadi ise tasavvufun tanımını " Kendini Allah'ın istediği şey üzerine bırakıvermen, O'nun iradesine mutlak olarak teslim olmandır." şeklinde yapar.

Ebu Bekr Şibli'ye göre tasavvuf "karşılıklı dostluk ve sevgidir. Hiçbir kaygı duymadan Allah ile birlikte olmak" tır. Gazali'ye göre tasavvuf ise "kalbi katıksız bir şekilde Allah'a bağlamak" tır.

İslam tasavvuf tarihinin kuruluşunda tasavvufun temel niteliği maddi değerlerden yüz çevirerek katıksız bir dini hayat gerçekleştirmektir. Hz. Muhammed'in ve ashabının temsil ettiği İslam bilinci de tasavvufun temelini oluşturur.

Tasavvuf Ehlinin Farklılığı

Tasavvuf ehlinin farkı birçok noktada ortaya çıkar. İmanı içlerine tam olarak sindirememiş kişiler bir ucundan dine yönelirlerken, tasavvuf yolunu izleyenler Kuran'ı hayatlarının her anında kendilerine vazgeçilmez bir rehber edinirler. Tasavvuf ehli, Allah'a olan inançlarında ve sadakatlerinde güzel bir kararlılık gösterirler. Bunun altında yatan asıl sebep, onların "kesin bir bilgiyle" iman ediyor olmalarıdır. "Kesin bir bilgiyle iman etmek", kişinin Allah'ın ve ahiretin varlığına aklı, kalbi ve vicdanıyla kesin olarak kanaat getirmiş olmasıdır. Kuran'daki "ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar" (Bakara Suresi, 4) ayetiyle de, iman edenlerin bu özelliği vurgulanır.

Tasavvuf ehlinin farklılığı vicdanın tam kapasitede kullanılmasıyla kendini belli eder. "Vicdan" her zaman Allah'ın emirleri doğrultusunda hareket eden ve kişiyi sürekli doğru olana davet eden bir sestir. Her durumda vicdanının sesini dinler. Bu da onun daima Kuran'a en uygun ve Allah'ın en hoşnut olacağı ahlak ve tavırları ortaya koymasını sağlar.

Karşısına çıkan alternatifler arasından en doğrusunu, Allah'ın en çok beğeneceğini umduğu tavrı seçer. Hiçbir zaman için daha azına razı olmaz. En iyi tavrı uygularken önüne çıkan zorluklar karşısında yılmaz. Nefsinin istek ve tutkularına yenik düşerek en doğru olandan ve en güzelden taviz vermez.

Tasavvuf ehlinin Allah korkusu son derece şiddetlidir, fakat bu cahiliyenin yaşadığı batıl korkular gibi sıkıntılı bir korku değildir. Bu korku, mümini kendisini yaratan ve yaşatan Allah'a bağlayan, temelinde derin bir saygı ve içli bir sevgiye dayalı olan bir korkudur. İnsana hayat veren, şevk, heyecan ve azim veren bir korkudur.

Allah korkuları gibi Allah'a olan sevgileri de çok güçlüdür. Kendilerini yoktan var edenin, sayısız nimetleri hizmetlerine verenin, onları her an gözetip kollayan ve koruyanın Allah olduğunu bilirler. Allah'ın dışında yaratılmış olan tüm varlıkların ancak O'nun izniyle hayat bulduklarına ve yine O'nun dilemesiyle bir gün mutlaka yok olacaklarına, baki kalacak olanın Allah olduğuna iman ederler. Bu gerçeği kavradıkları için tüm sevgilerini kendilerini yaratan ve tek sahipleri olan Allah'a yöneltirler.

Tasavvuf yoluna tabi olanlar "...Biz sizi şerle de hayırla da deneyerek imtihan ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz" (Enbiya Suresi, 35) ayetinde ki sırrı kavramışlardır. Lehlerine veya aleyhlerine gibi gözüken her olayın, aslında Allah'a olan imanlarının sınanması için özel olarak yaratılmış olduğunu unutmazlar. Karşılaştıkları olaylar her ne olursa olsun, Allah'a olan teslimiyetlerinde ve tevekküllerinde bir eksilme görülmez. Başlarına gelen ve olumsuzmuş gibi görünen pek çok olayın aslında ahiretleri için son derece hayırlı sonuçlar oluşturabileceğini bilirler.

Kuran ahlakını yaşamanın yolu: Tasavvuf

Allah, indirdiği yol gösterici Kitab'ın her ayetini belirli bir hikmet üzerine göndermiştir ve ancak ayetlerin hepsi birden uygulanırsa "Kuran ahlakı" gerçek anlamda yaşanabilir.

Bu önemli gerçeğin farkına varamayan kimi insanlar, Kuran'ın bazı hükümlerini yerine getirmeye özen gösterirken, bazı hükümlerine gereken önemi vermezler. Söz gelimi bazı ibadetleri titizlikle yerine getirirken, Allah'ın Kuran'da tüm detaylarını verdiği güzel ahlakı yaşamaya aynı derecede özen göstermezler. "Ben zaten Allah'a inanıyorum" demenin yeterli olacağını zannederler. Oysa Allah, "insanlar, 'iman ettik' diyerek, sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar?" (Ankebut Suresi, 2) ayetiyle insanları bu konuda uyarmıştır. Bu ayetten anlaşılmaktadır ki, bir insan, "ben iman ettim" dedikten sonraki hayatında, gerçekten Allah'ı razı etmek için yaşadığını, O'nun hoş gördüğü ahlakı uyguladığını fiili olarak da göstermelidir. Karşısına çıkan her türlü durumda Allah'ın hoşnut olacağı güzel ahlakı yaşamalı; aksi bir tavır sergilemekten de şiddetle kaçınmalıdır. İşte gerçek dindar olmanın yolu budur. Kişinin samimiyeti, Allah'ın güzel gördüğü ahlakı yaşama konusundaki çabasıyla ölçülür.

Bu konuda, halk arasında oldukça yaygın olan bir yanlış anlayış vardır. Pek çok insan, güzel ahlak ve takvanın ancak Peygamberler, sahabeler gibi Kuran'da örnek gösterilen üstün kişiler tarafından yaşanabileceğine inanır. Oysa Allah bu mübarek ve kutlu insanların örneklerini, diğer insanların da aynı tavır ve davranışları göstermeleri, aynı ahlakı sergilemeleri için vermiş ve tüm insanları Kuran'da bildirilen hükümlere uymaya, İslam ahlakını eksiksiz olarak yaşamaya davet etmiştir.

İnsan, vicdanının sesini dinleyip, samimiyetten taviz vermediğinde, Kuran ahlakını aynen Kuran'da örnek gösterilen salih müminler gibi en güzel şekliyle yaşayabilir.

Her insan için Allah'ın çağırdığı doğru yola uymayıp zarara uğramak da, yarışıp öne geçmek de mümkündür. Bu seçim, insanın kendi vicdanına, iradesi ve isteğine bağlıdır. Elbette kuvvetli imana sahip bir mümin gücünün yettiği en üstün ahlak seviyesine ulaşmaya çalışır. Çünkü Allah'ın sevgisini ve hoşnutluğunu ancak bu şekilde kazanabileceğini bilir ki, onun asıl varoluş amacı da budur zaten; Rabbimizi hakkıyla takdir edip, O'nun sevgisini, rızasını ve cennetini kazanabilmek.

Her insan üstün bir ahlakı hedeflemekle ve buna gayret etmekle sorumludur. Bu konuda insanların önüne herhangi bir sınır konmamıştır. Allah'a gönülden iman eden, O'na samimiyetle yakınlaşmaya çalışan her mümin bu ahlakı kazanabilir ve "imani olgunluğa" erişebilir.


33 yorum

s a

s a
tasavufta olan bu rabıta nedır

08.01.2009 - misafir

***

Çok değerli bir makale.Rab'bim emeğinizi bereketlendirir inşaAllah.

28.02.2009 - misafir

çok güsel bi site:)

çok güsel bi site:)

08.03.2009 - misafir

tasavvufun önemini biri

tasavvufun önemini biri kısa made halinde sıralayabilir mi lütfen???

20.04.2009 - misafir

rabita

sa. rabitadan kasit insanin sewdigini düsünüp onu hayal edip , icindeki derdini sessizce anlatmasiysa Amenna. ama maalesef bu kadar temiz degil, tasavvuf tan geliyorum, yillarca icindeydim.

tasavvufta iki cesit rabita zikredilir, rabita-yi serif(seyhini hayal), rabitayi mewt( Ölüm düsüncesi).

ölüm düsüncesi ok. fakat seyhi hayal, ihtiyaclarini hayal ile ona arzetme, hatta bitiremedigi zikirleri gece yattiktan sonra seyhinin kendisi icin tamamlayacagini söyleyen, ne diyeyim KOLAYCILAR::::

ben onu bunu bilmem, rasulullah as.nin yapmadigi bir ibadet tarzindan Allaha siginirim. sanki Allah O nu bosuna gönderdi, yada yeterince örnek olamadi, yada eksik yaptida seyhler tamamlayacak!!!!!!! fesubhanallah.

ÖLÜM WAR; HESAPTA YALNIZIZ ; UNUTMAYIN!!!!

29.05.2009 - elif

sehh bir varliktir....ALLAHI

sehh bir varliktir....ALLAHI tanimak ancak varliklarini bakarak düsünerek elde edeni bilinir...tabiat günes ay yildiz insan yagmur kis yaz vesaire.....seyh bizi peygambere ulastirir .bi anlamda hocadir..peygamberde ALLAHA ulastirir...bir vesiledirler....secde ancak ancak ALLAHA edilir...

17.06.2009 - misafir

Size katılıyorum. Ben de

Size katılıyorum. Ben de bir kaç kez MPL Tasavvuf kanalını izledim ve şaftım kaydı resmen. Bana da çok saçma geldi. Peygamber efendimiz, ehli beyti ve sahabileri de mi bu inanışla yaşamışlar? İnsanlar nedense Allah a ulaşmak için hep bir başka Hayali ya da ben "Şeyhim" diyen bir vasıta arıyor.
Allah bizimle, ona dualarımızla ulaşacağız. İbadetlerimizle ulaşacağız. Yok şu kadar zikir çek, rüyanda müridini göreceksin, sonra da gerçek hayatta onu arayıp bulacaksın... Bu ne safsata yaaaa.... Biz müslümanların mürid aramaya vakti mi var. Allah için çalışmalı, tebliğ görevimizi yapmalıyız...
her kul kendi ameliyle gömülecek ....
biz müslümanları böyle bölük pörçük edenlere Allahın laneti uğrasın inşalah... Birlik beraberlik olmalıyız.

16.05.2011 - misafir

her tasavuf yapiyorum diyen kisi

her tassavuf ta olan kisilerin baglandiklari kisi gercek sahislar olmayabilir onemli olan dogru seyhleri bulmayi nasip etsin insallah hepimize...tassavuf bana cok sey katti bunu soyleyebilirim kendi basina bir yere kadar gidebiliyosun takilip kaliyosun yol nefsi yenmekte oldukca onemlidir ... ama onemli olan nasibimizde dogru yollari diogru seyhleri bulabilmektir insallah

09.08.2011 - kül kedisi

Tasavvufun Islamdaki yeri

Her Seyin bir yapisi ve kendine has bir temeli vardir. Tasavvufun hangi temeller üzerine bina edildigini yani itikadi tarafini arastirir ve Tarikatlarda önerilen ibadet türlerini arastirir ve bunlari Tasavvuf ve Tarikat disinda olan Islam kaynaklariyla kiyaslarsaniz mesele aydinliga kavusur. Bir Örnek; Tasavvuf´da iki temel kabul vardir bunlar, `` Hakikati-Muhammediyye`` ve ``Nuru Muhammediye`` kavramlari. Bu kavramlarin ihtiva ettigi manayi anladiktan sonra, Kurani-Kerim ve Hadislerle kiyaslayiniz. Son olarak da Hiristiyanlarin Isa Peygamberi nasil tanrilastirtiklarini ve Budizm Tarikatlarini arastiriniz. Bütün bunlari yaparken, Kurani-Kerimde Allahu tealanin Sirki ve Müsrikleri nasil tarif ettigini genel olarak anlayin.( Müsrikler Putlara taparken, aslinda neye tapiyorlardi ?, bir seye tapmak ne demek?, Allah kendiyle kulu arasina manevi araci kabul eder mi? )

05.09.2011 - ilmiye

1.peygamber alnımdan nur

1.peygamber alnımdan nur çıkıyor,onu kalbinize indirin kalpteki günah kirlerini temizleyin demiş mi
2.Gözlerinizi kapatın benden yardım isteyin Allahın izniyle size yardım ederim demiş mi
3.Nefesi tut.göbeğin altından tepene çek sağ omuzuna ordanda kalbine laiaheillallah zikrini indir diye talimat vermiş mi
4.Tevbe için 8 şart koşmuşmu
5.Günde 5000 den başlayan 101000 e kadar çıkan zikir talimatı vermişmi
-----cevap hepsinde hayır. o zaman siz hangi peygamberin sünnetini takip ediyorsunuz.Allah için düşünün

11.02.2012 - misafir

CVP:1.peygamber alnımdan nur

Peki peygamber

- oturun tv başına bütün dizileri izleyin demiş mi?
- Şarkıcıları ezbere bilin bütün şarkılarına hergün söyleyin demiş mi
- bütün sanatcıların özel hayatlarını bilmek farz mı demiş
- peygamber bunları bırakında Allah'a zikr ile meşgul olanlarla mı uğraşın demiş?

12.02.2012 - zikr

cevap

1.Kardeşim benim sorularım itikad ile ilgili
2.tv izleyen belki günah işleye bilir ama peygamber öğretisindeki ibadetleri yeterli görmeyen ne demiş olur.Haşa onun(as)getirdiği din Allahın rızasını kazanmaya yeterli değil mi?
3.Kardeşim Allah için Peygamberin getirdiği ibadetler sana yetmiyor mu?
4.Müslümanlar birbirini temizleyen iki el gibi olmasınmı.Üzerin de akrep var diyene sana ne mi dersiniz

13.02.2012 - misafir

1.Hz İsadan Himmet isteye

1.Hz İsadan Himmet isteye bilirmiyim
2.Hz İsanın havarilerinden azizlerden himmet istesek ne olur
3.Müşrikler Allaha inandıkları halde niçin müşrik sayıldılar? yoksa ey hubelin ruhaniyeti yardım et dedikleri için mi
4.Allahla aralarına yaklaştırıcı koydukları için mi müşrik oldular.

13.02.2012 - misafir

1.“Fena fillah” veya

1.“Fena fillah” veya “Allah’la beraber olma” hali, sakın şeytanın, ilk yaratılmış günahsız Adem’e ve eşine süslü gösterdiği “sonsuzluk ağacı ve çökmesi olmayan saltanat”ın şimdi ki versiyonu olmasın?!…
2.Ey İnsanoğulları! Şeytan, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak ananızı babanızı cennetten çıkardığı gibi sizi de şaşırtmasın. Sizin onları görmediğiniz yerlerden o ve taraftarları sizi görürler. Biz şeytanları, ayetlerimizi arkaya atanlara dost kılarız. / Onlar bir fenalık yaptıkları zaman, “Babalarımızı bu yolda bulduk, Allah da bize bunu emretti” derler. De ki: “Allah fenalığı emretmez. Bilmediğiniz şeyi Allah’a karşı mı söylüyorsunuz?”(Araf 27-28)
3.Paganizm, bireysel ruhani deneyimin önemini vurgular ve paganlar sıklıkla bu deneyimi sevdikleri doğal dünya ile kurdukları ilişki aracılığı ile yaşarlar. İlahi olanla birleşmeyi kendimizi doğanın gelgitlerine uyumlayarak ve içsel benliğimizi keşfederek gerçekleştirmeyi amaçlar ve bu ikisinin birbirinde yansıtıldığını görürüz. İlahi olanla bir aracının yardımı ile dolaylı olarak değil de kendi deneyimimiz içinde yüzyüze karşılaşmamız gerektiğini düşünüyoruz. Bazı yollarda rehber ve öğretmenler bulunsa da, bu kişiler kendi bilgelik ve deneyimlerini sorumlulukları altındaki kişilerin ilahi olanla ilgili kendi anlayış ve yorumlarını keşfetmeleri için sunan birer hızlandırıcı rolü üstlenirler.
4.vahyin peygambere özgü kabul edildiği İslam dininin aksine batıni bilgiler ulaşan birilerine inanan kişiler birarada bulunmak ve birbirlerinden güç almak zorundadırlar.

Tarikat denilen kapalı yapıları ve gizli ritüelleri doğuran şey budur, çünkü ortada doğaüstü hiç bir şey yoktur, fakat bunun açıkta yapılması durumunda birileri bunlar da ne saçmalık diyecektir. Hani uçuyorsa bu adam ben neden göremiyorum diyecektir ve bu yüzden batıni bilgilere inanan herkes kendisiyle birlikte olan bir komünal gruba ihtiyaç duyar, hayatını onlarla birlikte yaşar ve onlarla birlikte "sorgulamaz".
5.Hac suresi
11. İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’a kıyıdan kenardan kulluk eder. Eğer kendisine bir hayır dokunursa gönlü onunla hoş olur. Şâyet başına bir kötülük gelirse gerisin geri (küfre) dönüverir. O dünyayı da kaybetmiştir, ahireti de. İşte bu apaçık ziyanın ta kendisidir.

12. O, Allah’ı bırakır da kendine ne zarar, ne de fayda veren şeylere tapar. Bu da derin sapıklığın ta kendisidir.

13. Zararı faydasından daha yakın olana tapar. O (taptığı) ne kötü yardımcı, ne fena yoldaştır!

14. Muhakkak ki Allah iman edip salih ameller işleyenleri içinden ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Şüphesiz Allah dilediğini yapar.
Zümer Sûresi
3 - İyi bilin ki, halis din yalnız Allah’ındır. Onu bırakıp da başka dostlar edinenler, “Biz onlara sadece, bizi Allah’a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz” diyorlar. Şüphesiz Allah ayrılığa düştükleri şeyler konusunda aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah yalancı ve nankör olanları doğru yola iletmez.

13.02.2012 - misafir

Cok Onemli...

Bakıyorumda herkes alim kesilmiş hangi medreseyi bitirdiniz hangi hadisleri ezbere biliyorsunuz. sadece kendi başınıza okudugunuz 3-4 kitap ile alim olunmuyor . yani kendinizi bir şey biliyor sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Allah dostları son 10 yılda cıkan bir şey mi sanki . peki siz herşeyi biliyorsunuzda ''Son iki sene olmasaydı, Numan helak olmuştu'' diyen İmamı Azam hz mi bilmiyor du?

Tmm bütün delilleri felan bırakın elinizi vicdanınıza koyun hangi sarhoş hangi esrarkeş hangi sapık hangi bağımlı gidip (Haşa) sapık bir yol olan tasavvufa girip de her gün Allahı zikreder namazını cemaatsiz kılmaz her gün halka şeklinde Allahı zikreder duruma gelebilir??

youtube a girip 'Kasrikten Gecenler' yazın birkaç rastgele bölüm izleyin, hepsi birden ordanize olup yalan söylemeyeceklerine göre gerçek ten Evliyalar hak. Mürşidler hak . Tasavvuf tarikat hepsi hak yeterki nefsinizi bir kenarda bırakıp Allah için düşünün. Gerçeği göreceğinize inanıyorum

14.02.2012 - misafir

Konular