Zehirli | Konular | Kitaplar

Gençlere Örnek Gösterilen Bir Zındık: Ali Şeriati

Aslen şiî olup şiîlerin bile tasvip etmediği Ali Şeriatî diye biri var. Birileri, Peygamberimiz örnek olarak yetmezmiş gibi onu örnek bir şahsiyet gibi göstererek, müslüman gençlerin zihinlerini onun bozuk fikirleriyle doldurmak peşinde. Bu gayretkeşlerden biri de Mustafa İslamoğlu…

Allayıp pullayarak gençlere sundukları Ali Şeriatî’nin Peygamberimiz’e bile hakaret ettiğini geçen sayımızda anlattık. Bu yazımızda, onu kendi sözleriyle daha yakından tanıtacağız. Tanınmalı ve hangi derekelerde olduğu bilinmeli ki, onu yüceltenler de tanınmış ve bilinmiş olsun.

Şeriatî’nin MUHAMMED KİMDİR isimli kitabına bakıyoruz. Görelim bakalım, Mustafa İslamoğlu’nun öve öve bitiremediği bu mahlûk, İslâm büyükleri hakkında neler yazmış. Başlıyoruz. Bismillah:

1- Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in diliyle övülen ve ashabın en büyüğü olan Hazreti Ebûbekir, Hazreti Ömer ve Hazreti Osman (Radıyallahü anhüm) hakkındaki iftiraları şöyle:
“Ebûbekir… ihtiyar, yumuşak, her işi basite alan birisidir. Tehlike dolu toplumsal, siyasal mesuliyet, böyle bir ruhsal yapıyla bağdaşmaktan daha ciddi ve önemlidir.”

“Ömer… yenilikçilik özelliği yoktu… düşünce açısından zayıftı… itikadî ve fikrî bir mevzu sözkonusu olduğunda çok güçsüz görülüyordu. Kendisi de devamlı düşünsel alandaki hatalarını itiraf ediyordu.” (s: 317)

Osman… görüş açısı dünya görüşü dar ve zayıf birisidir. Peygamberle yaptığı işbirliği sırasında kimse onun en ufak bir üstün ve fevkalâde iş yaptığını görmemiştir. İslâm’ın öz ruhunu, derinliğini, sınıfsal yönelimini hissedememiştir. İslâm’ı, “şiarlar” ve İslâm rehberini “şiarları yücelten”den başka bir şey olarak niteleyemiyordu. Servet ve süse, kavmine ve kendine düşkünlüğü, büyüklere ve altına, güç ve kan sahiplerine saygıda bulunma, onun ruhunda o kadar güçlüdür ki, onun ahlâkî bağı, İslâm’dan daha çok cahiliyeye yakın ve iç içedir. En büyük tehlike, tehlikeli ve güçlü Beni Ümeyye hanedanına mensup oluşudur. Kuşkusuz O’nun böyle bir ruhsal yapı ve görüş açısıyla, bu uyanık, layık İslâm maskesi takmış güçlü düşmanların elinde bir “sadık uygulayıcı”dan başka bir konumu olmayacaktır. (s: 318)

2- Bir gurup ashabı Hazreti Ali (Radıyallahü anh) aleyhinde olmakla suçlayıp sonra Hazreti Ebûbekir (Radıyallahü anh) Efendimiz’e şöyle dil uzatıyor:
“…bu grupla Ebu Bekir’in cahiliyedeki özel ilişkisi tamamen belirgindir.”
“… Ebu Bekir bu gizli grubun seçkin şahsiyetidir.”

Hz. Ebûbekir (Radıyallahü anh) güya arap köleleri serbest bırakmak için şöyle bir tavsiyede bulunmuş:
“Allah bize bir çok acem köle bağışladığı için, arabı köle olarak kullanmak gerekmez.”
Bu iftiradan sonra lafı dolandırarak, Hazreti Ebûbekir Efendimiz’i câhiliyenin eksik terbiyesiyle suçluyor:
“…bunlar gibi düşünce ve duygusundaki birçok zaaf noktaları, İslâm’dan öğrendiği üstün faziletlere karşılık, geçmişteki terbiye etkilerini hatırlatıyor.” (s: 321)

3- Hazreti Ali (Radıyallahü anh)’a karşı gizli bir grup oluşturulduğunu anlattıktan sonra, bu hareket içinde olanları –ki bunlar başta Hz. Ebûbekir (Radıyallahü anh) olmak üzere Aşere-i Mübeşşere’den olan zatlar oluyor- bu grubun tavrını şöyle ifade ediyor:
“Ali’ye karşı beslenen kinler.”

4- Sıra geliyor Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’e dil uzatmaya. Güya Peygamberimiz Hazreti Ali (Radıyallahü anh)’ın üstünlüğünü açıklamayıp susmuş:
“Muhammed’in Ali hakkındaki sükutu, onu tarihte savunmasız bırakacaktır.”
Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’i suçlamaya devam ediyor:
“Acaba Muhammed, ….Ali’yi kollamayacak mıdır? …sükutuyla …o acımasız tarihin eliyle paymal etmiyecek midir?”

“…nitekim öyle de oldu. Onu tarihte en kötü adam olarak tanıttılar.” (s: 322)
Bu da tarihe iftira. Tarihte Hz. Ali Efendimiz en kötü adam olarak mı tanıtıldı?

5- Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) cennetlik olduğunu müjdelediği zat hakkında kullandığı ifadeye bakın:
Abdürrahman bin Avf …mal severliği süse düşkünlük huylarını, câhiliyeden kendisiyle birlikte taşımaktadır. “Menfaat” ile “hakikat” onun gözünde ayrılmaz bileşik ve birbirinden ayırt edilmez bir olgudur. (s: 323)
6- Meşhur Gadir Hum hadisesini anlatırken, tarihe iftira ediyor: “ashab Ali’ye biat etti” diyor. (s: 323)
Bu yalanı söylemekle farkında olmadan öyle bir açık veriyor ki, demeyin gitsin. Bi kere Gadir Hum hadisesi Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem) zamanında olmuştur. Peygamberimiz hayattayken Hz. Ali’ye biat edilmesi bahis mevzuu olur mu hiç!
7- Resulüllah (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in hastalığı anında sefere çıkmak üzere olan Üsâme ordusundan bahsederken şöyle diyor:
“Ebûbekir ile Ömer sıradan asker idi. Bu mesele onların ağrına gidip, açıkça Üsame’nin komutanlığına itirazda bulundular.” (s: 324)
Bu söz bir acem yalanı olup gerçek tamamen tersidir. Üsâme Hazretleri genç ve tecrübesiz olduğu için başka bir kumandan tayininin daha uygun olacağını söyleyenlere Hz. Ebûbekir (Radıyallahü anh); “Ben, Resûlüllah’ın tayin ettiği kişiyi kumandanlıktan alamam” diye cevap vermiştir. Hatta Hz. Üsâme at üzerinde olduğu halde kendisi yaya olarak onu Hazreti Resûlüllah’in tayin ettiği kumandan olarak uğurlamış, Üsâme (Radıyallahü anh) bundan sıkılıp ata onun binmesini isteyince de; “Allah yolunda birazcık da bizim ayağımız tozlansa ne olur” diye cevap vermiştir.
8- Vefatından önce herkese hakkını vermek isteyen Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in şöyle söylediğini yazıyor:
“Ey halk, kimin sırtına kırbaç vurmuşsam… kime küfür etmişsem…” (s: 329)
Hâşâ, Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’i başkalarına küfür eden biri olarak gösteriyor.
9- Hazreti Ömer’in, Ashâb-ı kiramın diğerleri gibi Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’in yolunda canını feda etmekten çekinmeyeceğini bütün müslümanlar bilir. Ama Ali Şeriatî, Peygamberimiz’in ömrünün son saatlerinde bir şeyler yazmak istemesi üzerine, Hz. Ömer’in Peygamberimiz hakkında şöyle söylediği iftirasını yapıyor: “Bu adam savsaklıyor.” (s: 333)
10- Bütün tarihlerin yazdıklarına göre, Peygamberimiz, başı Hz. Aişe validemiz’in göğsüne yaslanmış olduğu halde vefat etmiştir. Şeriatî ise tarihe yalan bir not düşerek bu son hali şöyle anlatıyor:
“Ali, Muhammed’in başını göğsü üzerine aldı.” (s: 336)
Görüldüğü gibi, kitap boyunca Hazret kelimesini kullanmamakta ısrar ediyor.
Değerli okuyucular! Ali Şeriatî’nin bir de Hac isimli kitabı var. Bir de ona göz atalım.
Kitap, Ejder Okumuş tarafından tercüme edilmiş. Elimizdeki 2. baskı Şûrâ Yayınları’na ait. Nisan 2001…
4. sahifede “Yayıncının Notu” olarak şu cümleler göze çarpıyor:
“Bu kitap, Şehid Ali Şeriatî’nin bizzat gözden geçirip ilâveler yaptığı ve “Öğretmen Şehid Dr. Ali Şeriatî’nin Eserlerini Derleme Bürosu”nun külliyat arasında yayımladığı Farsça son Hacc baskısının tam çevirisidir.”
Demek ki neymiş? Ali Şeriatî bu kitabı bizzat kendisi gözden geçirmiş. Aşağıda madde madde verilecek bilgileri lütfen bunu bilerek değerlendiriniz.
1- Daha başta zehirini kusuyor. Diyor ki: “Ve yine biz, aynı yöntemle, İslâm mezhepleri arasında bir mukayese yapsak, İslâm dâhilinde bulunan Şia’yı, dinler arasında İslâm’ı nasıl görüyorsak öyle görürüz.” (s: 8)
2- Şeriatî’nin, Hac hakkındaki şu ifadesine bilhassa dikkat: “Ve Hacc: Müslümanlar arasında her yıl tekrar edilen en çirkin, en mantıksız eylem!” (s: 9)
Bu söz üzerine biz de diyoruz ki, bu sözün sahibi en alçak en rezil insan…
3- Müslümanları şöyle suçluyor: “Kur’an’ı yok edememiş kapatmışlardır. “Kitab”ı “teberrük edici şey” haline getirmişlerdir.” (s:11)
Açıkça, müslümanları Kur’an’ı yok etmek için uğraşmakla suçluyor. Teberrük/bereketlenmek kötü bir şeymiş gibi, Kur’an’ı teberrük edilen şey haline getirmekle suçluyor.
4- Bakın hacda tavaf eden Müslümanlara nasıl hakaret ediyor:
“Yemenliler, saçları perişan ve pis, gözleri çökmüş, bellerine ip bağlamışlar, her biri mezardan çıkmış tıpkı bir hortlak gibi. Ve siyahlar; iri, uzun boylu ve kazık gibi, dudaklarını köpük bürümüş…” (s: 71)
Bu sözler, bir Müslümanın din kardeşleri hakkında söyleyeceği sözler olamaz. Onların görüntüleri böyle olsa bile bu ifadeler kullanılamaz. Öbür taraftan hacda, kötülükler görülmez, gizlenir, iyilikler anlatılır.
5- İmanî bakımdan uygun olmayan öyle benzetmeleri var ki, aşağıda da göreceğiniz gibi, bu teşbihlerin her biri en hafifinden insanın imanını sarsar. Yazının fazla uzamaması için bunları kısa değerlendirmelerle verelim:
a- Hacer Vâlidemiz’den câriye diye bahsederek şöyle diyor: “Allah, Afrikalı siyah bir câriyenin evinde.” (s:49) Allah, -hâşâ- Hz. Hacer’in evindeymiş.
b) “Allah, dünyanın kalbi, varlığın mihveridir.” (s:50) Allah –hâşâ- dünyanın kalbiymiş.
c) “Allah ve insanlar/topluluk bir cihette, bir saftalar.” (s:50) Allah –hâşâ- insanlarla aynı saftaymış.
d) “Allah’ın çevresinde tavaf yapıyorsun.” (s: 54) Kâbe’ye Allah diyor. Hâşâ! Tavaf Allah’ın çevresinde yapılıyormuş.
e) “Vay be! Bu tevhid …seni Allah’la diz dize oturtuyor. …Allah’ın benzeri olarak görüyor. “ (s:56) Allah’la diz dize oturmak, Allah’ın benzeri olmak… Bu benzetmelerin insanı ne hale getireceği ehlince malum.
f) “İlâhî özün, içinde, Allah’ın ruhu girdaptan doğup başını kaldırıyor. Nereden? Allah’ın elinin sağ elinin altından.” (s: 59)
Altı çizili yerlere dikkat. g) “.. sa’y et. Fakat çember çizerek değil, çembersel çaba, değirmen eşeğinin sa’yi gibidir, kısır döngüdür, sonuçta başa dönersin. Böyle bir şey, “abes”, “anlamsız”, içi boş daire, içeriksiz, hedefsiz: Tıpkı sıfır gibi.” (s: 67)
Sa’y ile tavafı karıştırıyor. Sa’y istense de zaten çembersel yapılamaz. Değirmen eşeğinin sa’yi gibi diye bir benzetme yapanın kendisi eşekten aşağı olmaz mı!
Kâbe’nin etrafında yapılan tavafı da sıfır olarak görüyor.
h) “Ey insan! “Allah’ın ruhu”! (s:80) Burada insana, “Allah’ın ruhu!” diye hitap ediyor.
i) “Ey hacı, yolun sonunda Allah seni beklemekte…” (s: 91) Bu söz de sâfî küfrî bir benzetme…
j) Müzdelife’den Mina’ya hareket edecek hacıları, yıkılmaz bir duvara benzettikten sonra şöyle diyor: “Bu çelik duvarı dünyada yıkabilecek hiçbir güç yoktur. İbrahim ve Muhammed dahi yıkamaz.” (s: 106)
Görüyor musunuz hâinliği!.. Böyle bir duvarı yıkmayı hedeflese hedeflese ancak kâfirler hedefler. İbrahim (Aleyhisselâm) ile Peygamberimiz (Sallallâhü Aleyhi ve Sellem)’i bu çelik duvarı yıkmak istiyor gibi gösteriyor. Bu çelik duvarı yıkma cürmünü Hz. İbrahim’e ve Peygamberimiz’e yüklemek ise, olsa olsa imansızlık alâmetidir.
k) “Ki sen, tek bir “varlık”sın: Kendi “mahiyet”ini kendin yaratmalısın.” (s: 112) Allah’a ait olan yaratmak kelimesini insana izafe ediyor.
l) “Savaş İbrahim’in içinde, Allah’la İsmail arasında savaş.” (s: 119) Eh, bu artık sapıklığın dik âlâsıdır.
m) “Hâtemül Enbiya dahi kendini korumasaydı sarsılabilir düşebilir, yaptıklarını heba edebilirdi. O bile şirkten masum değildir!” (s: 129)
Değerli okuyucular. Peygamberler hakkında bu ifade kullanılamaz. Çünkü peygamberler Allah tarafından korunmakta olup şirke düşmek şöyle dursun sıradan günah işlemekten bile uzaktırlar. Böyle sözler, ancak imansız ağızlardan çıkar.
6- Ali Şeriatî’nin cahilliklerine gelince:
a) Haccın başlangıcını zilhiccenin 9. günü olarak anlatıyor. (s: 79)
Halbuki hac, Zilhiccenin 8. günü başlar.
b) “Âdem doğduğu zaman” (s: 84) diyor
Hazreti Âdem doğmamış, topraktan yaratılmıştır… c) “Hacta ilk hareket Arafat’tan başlar” (s: 86) diyor.
Yanlıştır. Hac Mina’dan başlar.
d) Şeytan taşlamak için toplanacak taşları şöyle tarif ediyor: “Cevizden daha küçük, fıstıktan daha büyük” (s: 101)
Yanlıştır. Doğrusu şöyle: Nohuttan büyük, fındıktan küçük.
Milyonlarca hacı cevizden küçük taşlar toplasa Mina’da taş dağı meydana gelir.
f) “Demek Allah için insan kurban etmek yasak oluyordu. Oysa geçmişte bu, yaygın bir dinî gelenek ve ibadetti.” (s: 135)
Dinî gelenek derken hak dini kastetmektedir. Oysa hak dinde insan kurban etmek gibi bir gelenek ve ibadet yoktur.
g) “Şimdi her şey sona erdi. Nerede? Mina’da!” (s: 146)
Yanlış. Hac Mina’da bitmez. Çünkü daha ziyaret tavafı yapılacaktır.
h) “Bugün Zilhiccenin onu. Kurban Bayramı, Hacc sona erdi.” (s: 146)
Yanlıştır. Taşlama devam etmektedir.
i) “Bu üç günde (bayramın üç günü) Mina bölgesinden dışarı çıkmak yasak! Ka’be’yi tavaf için bile geceleyin dışarı çıkmaya hakkın yok.” (s: 147)
Bu da ancak zır câhillerin düşeceği bir yanlış. Böyle bir yasak yok.
7- Şeriatî’nin Hac kitabında bazı mübârek isimler geçiyor.
Meselâ:
Harun kelimesi 1 defa,
Peygamber kelimesi (Peygamberimiz kastedilerek) 3 defa,
Musa kelimesi 4 defa,
Ali kelimesi 5 defa,
Hüseyin kelimesi 6,
Hacer kelimesi 9 defa,
Muhammed kelimesi 10 defa,
Âdem kelimesi 21 defa,
İsmail kelimesi 90 defa,
İbrahim kelimesi 131 defa geçmektedir.
Buna rağmen hiç birini “Hazret” kelimesiyle anmıyor. Hiç birinde “Hazret” kelimesi veya “Aleyhisselâm” da yok…

Ali Eren


52 yorum

Abdurrahman YAVUZ Kardeş

Abdurrahman YAVUZ Kardeş Ali şeriati nin anllattığı ve senin de onun kitabın dan örnekliyerek çıkardığın yazılardan birinde Peygamberimizin gadir hum ' da Hz. ALİ a.s) ye halktan Biat istediğini anlatmış ve sende bunun mümkün olamıyacağını çünki peygamberimizin hayatta olduğu için Hz. ALi ye biat isteyemiyeceğini savunmuşsun Buradan da anlaşılıyor ki! sen islam tarihi konusunda zayıfsın ve bağnaz atalarının anlattığı hurafelerin ve uydurmaların etkisindesin çünki bilmiyorsun ki,EBU BEKİR de ölmeden önce kendi yerine ÖMER'i atamıştır. ÖMER'de Şura da OSMAN'ı "tavsiye" etmiştir Halifelik için bu adet meşhur MUAVİYE için de geçerlidir ölmeden önce Oğlu YEZİD'e biat istememiş midir yoksa sence!!!! bu insanlar Ki bunların yaptığı sadce kendi taraflarının saltanatını koruma çabasıdır ve bunu yapmıştır da PEYGAMBER efendimiz islamın bekası için kendi halefini mi seçmemiştirdir diyorsun bil ki çok yanılmaktasın ALLAHIN salih zamanlardaki tüm gönderdiği Dinlerin tebliğcileri her zaman kendinden sonra gelenleri müjdelip gösterip bu dünya dan göçmüştür bknz.Hz. musa ile HARUN 'a ,YAKUP ile YUSUf'a İBRAHİM ile İSMAİL 'e bunların hepsi ölmeden kendinden sonra ki tebliğcilerdir şu farkla ki PEYGAMBERİMİZ hatemül enbiya (son peygamber ) olduğu için onun gösterdiği kişi sadece onun tebliğini anlatabilir kendinden birşey yapamaz yani vahy olmadan sadec peygamberin tebliğini müslümanlara anlatmakla görevli halef tir... ve buna HZ: ALİ den layık kimse olmamıştır....

03.04.2011 - misafir

tek bir kelime diyecem

tek bir kelime diyecem zındık diyen ağzın kurusun

24.04.2011 - misafir fahrettin

zındık ali şeriati

selamun aleykum Allah bid'at ehli reformist sapıklara reddiye yapan hocalarımızdan binlerce kez razı olsun.

26.05.2011 - Ayetullah

seriati

sii degilim, hanefiyim. bunlarin otesinde bu gereksiz tartismalari gorunce kanim donuyor cunku hepsinin otesinde Muslumanim. derler ki muslumanlar istanbulu kusattiklarinda romali din adamlarinin "melekler erkek midir, disi midir" seklinde bir tartismanin icindelermis. musluman cografya yaniyor, kan agliyor biz hz. Muhammed'in kimi daha cok sevdigini birbirimize ispatlamaya calisiyoruz. sanki bunu ogrenmek filistinlinin basina yagan top mermilerine deva olacak. yaziklar olsun hepimize!...

not: Ali seriati okumuslugum var ve elbette elestirilecek taraflari oldugunu biliyorum. ama surasi kesin ki yukaridaki kitap bektasi dervisinin "namaza yaklasmayin" muhabbetine benziyor. yazidaki alintilarin tamami bu mantikla secilmis ve yorumlanmis.

23.08.2011 - misafir

CVP:seriati

Korkmayın yine medrese profları medreseler kapatıldığında kahvede firavun imanlımı gitti imansız mı gitti diye bunu tartışıyorlarmış.. Hiç biri bir kişiye dahi olsa ilim öğreteyim diye çalışmayı akıl edememiş.. Neyse.. Ali şeriati gelince, eğer senin inanc değerlerine ters görüşleri pompalıyorsa o zaten kuşatma altına almış düşmanın bir neferi olmuştur.. Yani dışımızdaki düşmanlar kadar içimizdekileri de görebilmek gerekir.. İçimizdekiler dosdoğru oldukca dünya bir araya gelse kimse yıkamaz bizi.

23.08.2011 - kimse yıkamaz

hac

Ali Şeriati'ye ,İslamoğlu'na zındık diyen arkadaşlar,hepiniz bir araya gelin,öyle bir kitap yazın ki ,bir müslüman bu kitabı okuduktan sonra hacca umreye gitmek için ayağa kalksın,öyle bir şey yapın ki haccedip gelenler haccı burada da sürdürsün,burada sadece sui zan,gıybet iftira var

16.10.2011 - misafir

Ali şeriatiyi ne kadar

Ali şeriatiyi ne kadar tanıyorsun ve mustafa islamoğlunu ya lain sen kendini ne zannediyorsunda bu zaatlar hakkında kalkıp metin yazıyorsyn ALLAH onlardan razı olsun...

14.12.2011 - urfalı

CVP:Ali şeriatiyi ne kadar

Onlar islam itikadını bozduklarında razı olsun.. Biz onların tuzaklarını açık ettiğimizde LAİN mi oluyoruz.. Allah razı olsun dedirtebilmek için SİNSİ olmamız mı gerekiyor? Açık sözlülük fayda etmiyor mu?

14.12.2011 - sinsice

m.islamoğlu

a.şeriatinin suratında meymenet yok.islam dışı onlarca yüzlerce yazısı var.m.islamoğluçok sayıda yeni iacat çıkarmış bir adam.kalkıp tekfir etmek caiz olmaz ama saptırıcı bir imam olduğu ve itibar edilmemesi gerektiği kesindir.Pislik pisliği çekiyor onu yüceltip yükseltiyor.Kuran Kuran deyip sonra abuk sabuk yorumlara tevillere icatlara giden ve onların peşini takip edenlere lanet olsun...

10.01.2012 - haksöz

ali şeriatinin muhammed

ali şeriatinin muhammed kimdir kitabını okudum. aklımda kaldığı kadarıyla peygamberimiz s.a.v. i tarihteki bir şahsiyet olarak burada anlatmaya çalışmış. yani kendi peygamberi yada kendisinin tabi olduğu manevi bağının olduğu bir kişi değilde bir tarihçi gözüyle bir sosyolok olarak incelediği için ve sadece müslümanların okuyacağı bir kitap olarak yazılmadığı için hitabı soğuk algılanabilir. diğer taraftan biz 1400 senedir neden 4 halifeyi yada sahabileri inceleyemeyelim ? yada onlar arasında olan zıtlaşmaları gündeme getiremeyelim ? bir tarafta hz aişe annemiz diğer tarafta hz ali tarihte karşı karşıya gelmişlerdir. bu tarihte olmuş bir olaydır.bu bir gerçektir. neden bizim alimler bazı olayların üstünü örtmüşler? sadece peygaberler masumdur onun dışındakiler hata yapabilir.onları böyle sadece manevi şahsiyetler olarak göstermek sanki onları yanlış tanımamıza sebep olur.şuda olabilir islamın içine tefrika girmesin diye olumsuzluklar söylenmemiş olabilir ama bu demek teğildir o dönemler bilimsel olarak incelenmesin araştırılmasın yargılanmasın.yezid sarhoş olarak insanlara namaz kıldırmaya gitmiş. bunu saklamanın gizlemenin yada üstünü örtbas etmenin bir anlamı yok bence. bu islamın hatası değil bizzat o kişinindir.
ali şeriati bir şii. en azından inanan bir insan. hoşuma giden tarafı ise gerçekten çok güçlü bir kalemi var ve bilinçlendirme konusunda faydalı yazıları var.

14.01.2012 - bahaeddin

Editöre İthafen..


Selamun Aleykum /
Burada Bulunupda Bu Şahsiyete Söz Konusu "Zındık" Diye Hitab Edenlere verılecek Elbette Bır Cevabım Vardır.Bugün Günümüzde Neler Olup Bittiğini Herkes Görmektedir.Bizler Birbirimizle Dalaşa Dalaşa İtip Kakışa Bu Hale Gelmedik Mi Zaten ? Fitne Tohumları Ekenlere Karşı Bızım Mucadele Tarzımız Bırbırımızle Itıp Kakışmamı ? Madem Dogru Olan Sızlersınız Madem Bızler Yanlıs Kısılerın
Saflarındayız Madem Yanlıs Kıtaplar Okumaktayız O Zaman Sızler Bır Kıtap Yazında Bız Okuyalım Manevıyatımızı Sızın Yazdıklarınızla Tamamlıyalım.Eğer Sızın Şahsı Dusuncenız Bu Sekıldeyse Ve Sızler Bu Insanlara Bu Hıtap Etmeye Curet Gösterıyor Haklı Oldugunuzun Damgasını Vuruyorsanız O Zaman Elınızden Gelenı Yapın Daha Fazla Bu Insanlara Savaş Açın.Ama Şunu Unutmayın Sızın Suanda Zındık Dıye Hıtap Ettıgınız Insanların Hakkınada Gırıyorsunuz Bugunun Yarını Oldugu Gıbı Dunyanında AHıretı Var,Göz Önunde Bulundurun Bunu.Eğer Sızler Hak Yolda Oldugunuzu Varsayıyorsanız Peygamberımızı Örnek Alıyorsanız Kı Almanız Hıcbır Sekılde Kanıtlanamaz Bu Sekılde Insanları Karalayıp Savas Acmıscasına Bılmeden Etmeden Klavye Basında Erkeklık Taslayarak Söyleyın Bana Allah Askına Nerde Gorulmus Peygamberımızın Bır Ben Muslumanım Diğer Taraftanda "Munafık"lık Yapanları öldürdüğü ? -Hıcbır Yerde Göremezsınız Bunu Tek Bir Laf Bile Atmışmıdır Onlara ? Hatta Munafıkların Başı Hastalanınca Peygamberımız Onun Yanından Ayrılırmıydı ? Sızın Dusuncenız Bu Kadar Basit Ve Yersiz İşte.Siz Bu Kadar Hafifsiniz Vallahi Ben Bu Yorumu Yazarken Harcadıgım Zamana Acıyorum Boş...
Selamun ALEYKUM.

17.01.2012 - misafir

CVP:Editöre İthafen..

Yoruma cevaplayan sizsiniz. hafif diyen sizsiniz. bak ne güzel yaşmışsınız. ali şeriatiyi arayan kişiler sizin yorumunuzu da okuyacak. cevabı bize değil okuyana veriyorsunuz.. yazınız sanki o kadar hafif bir insanki bu ali şeriati savunmaya bile değmez der gibi olmuş..

eserlerimiz, ihya ulumiddinden başlayabilirsin okumaya.. yaızlan o kadar cok ki!!

18.01.2012 - yazılan

şeriatinin vefatı ile ilgili

şeriatinin batılı gizli servisler tarafından katledildiği malum birde batıya gavur diye hitap ettiği halde sayın cübbeli ahmetin rahatça ortalıkta dolaşabildiğini gördükçe aklıma şeriatinin 'din ile dinsizlik savaşı görülmemiştir' sözü geliyor.. insanları etkilemenin yada bir milleti bir millete düşürmenin en etkili yolu dinini aşağılamaktır. buda sözde din adamı ağzından yapılınca çok etki yaratıyor. aklın yolu birdir.. insanlar sorumluluktan ve yüzleşmekten kaçtıkları için okumuyorlar. okumayı istemeyen zümreler kendi kafa yapılarına hizmet eden bir hocanın arkasına geçiyorlar. böylelikle dinlerini hoca diye tabir ettikleri adamın söyledikleriyle tahlil ediyorlar çünkü mahşerde onlara varsa bir yanlış ve nedeni sorulursa suçu üstüne atacak adamı bulmuşlar ve kurtulabileceklerini düşünüyorlar... oysa allahın ilk emri ' OKU 'dur. bakalım bundan nasıl yırtacaklar.. bakalım biz nasıl yırtacağız. anlatmaktan özürlüyüz çünkü anlamaktan özürlü olduğumuz için. sonuç olarak şeriatiyi seviyorum kendi kendimi çok değerli hissetmemi sağlıyor ve birde şeriatiden şunu öğrendim: Kuran yasaklar dizisi dolu bir kitap değildir. Kuran, hayata dair her türlü faaliyetin nasıl yapılması daha iyidir onu anlatan bir rehberdir.

20.01.2012 - cmknpr

suratlardan iman tesbiti yapan arkadas

sen cokmu nurlusun nice yuzler vardir insani kandirir birak bu bu ucuz islamlasma ayaklarini islami ogren kisilerin yuzleriyle ugrasma
sen kim ali seriatiyi tenkit kim haddini bil sefih

13.02.2012 - kanki912

din kardeşlerime

ali şeriati yüzünden kutuplaşmaya, birbirinize kötü sözler söylemenize gerek yok. birbirinize suç atarak bu işler düzelmez. ali şeriati yi anlayıp ona göre yorum yapılmalıdır. kitaplarından cümle kesitleri alınarak yorumlanması yanlıştır. kitabın bütünündeki anlatmak istediğine bakmak gerekir. iddialar doğrultusunda bu yorumları okuyan insanları zann da bırakmak doğru değildir. Biz ali şeriati yi örnek almaktan önce Peygamber Efendimiz'i örnek alıp hayatımızda sünnetini uygulamaya çalışmamız gerekmektedir. dahası ayrıntıdır. insanlara birşeyler anlatmaya çalışırken başkasını karalama kampanyasına girmeden nesnel bir şekilde anlatmak gerekir. gerisi alıcının yorumuna kalmıştır. birlik ve beraberlikten ayrılmayalım.

26.02.2012 - misafir

Konular