Zehirli | Konular | Kitaplar

Bu, İslâm inancını silmek gayreti değil mi

Peygamberimiz (sav) bir gün:

“Güzel ahlâkın da, kötü ahlâkın da 360 umdesi vardır” buyurduktan sonra, ashaba soruyor:

“Bir kimse 360 güzel ahlâkı bilse mi daha iyi, yoksa 360 kötü ahlâkı bilse mi daha iyi?” Ashabın birçoğu, “Güzel ahlâkı bilmek daha iyidir. İnsan güzel ahlâkı bilmeli ki onları yapsın” diyor. Sadece Hz. Ebubekir (ra) Efendimiz: “Ya Resulallah, güzel ahlâkı bilmek iyidir, ama kötü ahlâkı bilmek daha iyidir. Çünkü insan kötülüğü bilmezse o kötülükten uzak duramaz” diyor. Sevgili Peygamberimiz, Hz. Ebubekir’in cevabının doğru olduğunu haber veriyorlar.

Nitekim, şu husus İslâm dininde genel bir kaidedir: “Bir günahı işlememek, bir sevabı işlemekten iyidir.” Buna mânâca çok yakın bir kaide, Mecelle’de şu şekilde yer alır:

“Def’i mefâsid celb-i menâfi’den evlâdır-Kötülükleri uzaklaştırmak, iyilikleri-sevapları elde etmekten iyidir.”Demek ki, aslolan önce kötülükleri bilip kaçınmak, sonra iyiliği yapmaktır. Onun için, İslâm dini Müslüman olmayanlardan namaz-oruç gibi ibadetleri değil, önce iman etmelerini ister. Çünkü küfür-imansızlık öyle manevî bir pisliktir ki, o vaziyette Allah huzuruna çıkılamaz. Dolayısıyla, önce iman sonra ibadet...

Gerçek bu olduğu halde, bazıları Kur’an hükümlerini toptan yok sayıp bütün imansızları cennetlik göstermeye çalışıyorlar. Biz de, -yukarıda yazdığımız kaideye uygun olarak- doğruları dile getirenleri tanıtmadan önce, yanlış bilgiler verenleri tanıtmaya çalışıyoruz. Çünkü, bozuk düşünceleri ortaya koymak, iyilerini bildirmekten önce gelir.

Gâvurlara toz kondurmak istemeyen bazı tipler bakın neler söylüyorlar:

“İslâmın temel anlayışı, Allah’ın varlığı ve birliğine dayanır. Birliği konusunda değişik spekülasyonlar olsa da, varlığını kabul ettikten sonra, gerisi üzerinde fazla durmaz İslâm.”

(Spekülasyon, doğruluğu ispatlanamayan keyfî, dayanaksız hüküm demek. Bu cümlenin sahibi, ‘Allah’ın birliği konusu ispatlanamamıştır” demek istemiyorsa ne demek istiyor? Ona göre, bir kimse Allah var derse yetermiş. İster Allah bir desin, isterse Hıristiyanlar gibi üç desin. İslâm dini onun üzerinde fazla durmazmış... Oysa bu söz, “Ey Habibim, Allah birdir de” buyurulan ihlas suresinin ilk ayetine itiraz değil midir?)

Hoca devam ediyor: “Hatta, (İslâm) Allah’ın varlığından da öte, Hz. Peygamberi kabul etmeyenlere bile hoşgörülü davranır.”

(Hoşgörülü davranır derken cennete girmek için Peygamberimiz’e inanmanın şart olmadığını kastediyor) Nereden mi biliyoruz? Kullandığı şu fütursuz iftira cümlesinden:

“... İslâm bilginleri Hıristiyanların, Yahudilerin, Zerdüştîlerin, hatta Budist gibi herhangi bir şekilde bir tanrıya inananların cennete gireceklerini kabul ederler.”

İslâma ve İslâm âlimlerine şimdiye kadar hiçbir Hıristiyan veya Yahudi bile böyle bir iftira yapmamıştır. Bu sözler, meğer kala kala “Dinlerarası Diyalog”culara kalacakmış.

Peki kim bu şahıs? “Hıristiyan da olsan, Yahudi de olsan cennetliksin” diyen bu şahıs kim? Hatta “ister zerdüşt ol ister budist... Yeter ki şöyle veya böyle herhangi bir şekilde bir tanrıya inan yeter. Cennete girersin” diyen bu şahıs kim? İlave olarak ve vurgulayarak, cennete gitmek için Hz. Muhammed’e inanmak şart falan değil diyen bu şahıs kim?

Kim olduğu değil, neye çalıştığı mühim. Bu zat, Dinlerarası Diyaloğun en ileride olanlarından bir ilahiyat profesörü. Hatırlayınız lütfen. Yaşar Nuri bile böyle şeyler söylemedi.

Diyalog denilen rezaletin aleyhinde yazarken demek ki bir bildiğimiz varmış...

“Kardeşim, bu Müslüman kardeşlerimizin yaptıklarını niçin kötüleyip duruyorsunuz!” diyenlere sesleniyorum. Biz, şöyle inanıyoruz:

a) Allah varlığıyla beraber bir olduğuna da inanmak şarttır.

b) Hz. Muhammed (sav)’e ve Kur’an’a inanmak şarttır. Bu zamanda bunun dışında cennete götürecek hiçbir yol da yoktur. Bundan başka bir inanca sahip olanların Müslüman olamayacağını yazan kitaplara da itimat ediyoruz. Bu sözlerimize de itiraz edenlereyse hiçbir sözümüz olamaz...

Ali Eren


Konular