Zehirli | Konular | Kitaplar

Asr-ı Saadette Hadisler Yazılmadı mı?

Dinimizin iki ana kaynağı vardır. Biri Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim, diğeri Rasûlullah Efendimiz'in sözleri ve yaşayışı demek olan hadis-i şerifler. Biz Kur'an'ın tek bir harfi bile değişmeden, hadislerin ise, beşer tarihinde bir benzeri daha görülmeyen orijinal ve güvenli bir şekilde günümüze geldiğini biliyoruz. Fakat çoğu yahudi ve hıristiyan olan İslâm düşmanları, öteden beri, dinin bu iki kaynağı hakkında müslümanları şüpheye düşürmek istemişlerdir.

Daha çok İslâmi ilimler üzerinde araştırmalar yapan Batılılar, ki biz onlara şarkiyatçı anlamında müsteşrik diyoruz, Kur'an-ı Kerim'i Allah kelamı olarak kabul etmezler. Bunu kabul etseler, zaten mesele kalmaz. Onlara göre Kur'an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz'in Allah'dan getirdiğini iddia ettiği kendi sözleridir.

Ya Hadis-i Şerifler?

Onların dediğine göre hadisler, karşılaştıkları bazı problemleri çözmek için İslâm alimlerinin zaman zaman uydurup Hz. Peygamber'e nisbet ettikleri sözlerdir. Müsteşriklerin bir çoğunun kanaati böyledir. Daha insaflı görünen bazıları, hadisleri kabul etmekle beraber, Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim gibi en güvenilir hadis kitaplarımızdaki hadislerin çoğunun sonradan uydurulduğunu ileri sürerler.

Müsteşriklerin bizim memleketimizdeki temsilcileri, diğer bir ifadeyle bizim müsteşrikler, son günlerde memleketimizde, hadisler hakkında ileri geri konuşmaya ve zihin bulandırmaya başladılar. Konu doğrudan doğruya Rasül-i Ekrem Efendimizi ilgilendirdiği için bu meseleyi birkaç sohbet konuşu yapmayı uygun gördük. Zira yüksek tahsil yapmış bazı müslüman kardeşlerimiz bile, hadisleri gözden düşürmeyi hedef alan muhtelif makalelelerin veya kitapların tesirinde kaldıklarım, bu sebeple zihinlerinin allak bullak olduğunu, hadislerin sağlamlığı ve Hz. Peygamber'e nisbeti konusunda gönüllerinde ciddi şüpheler uyandığını söylüyorlar. Temiz ve iyi niyetli insanlarımızın düşürüldüğü bu hal, bizim de gönlümüzü yaralıyor.

Dini tahsil yapmış olsun veya olmasın, herbir müslümanın, bu Peygamber mirası hadis-i şerifler hakkındaki ithamları ve bu ithamlara verilen cevapları öğrenmesi, her devirde olduğu gibi günümüzde de yayılmak istenen manevi mikroplara karşı aşılanması, bu mikropların tesirinde kalmış olan kardeşlerine, hiç değilse ilk yardım kabilinden el uzatması gerekir.

Batılı araştırıcıların bizdeki hınk deyicileri, zaman zaman ortaya sis bombası fırlatıyorlar. Diyorlar ki;

- Kur'an-ı Kerim günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmiştir. Fakat hadisler öyle değildir. Onlara güvenilemez.- Niçin güvenilemez?

- Çünkü Kur'an-ı Kerim Hz. Peygamber'in zamanında yazıldığı halde, hadisler yazılmamıştır. Üstelik Hz. Peygamber hadislerin yazılmasını yasaklamıştır. Hal böyle olunca, hadis diye ortaya sürülen binlerce söze nasıl inanabiliriz?

İddia sahiplerinin asıl maksadı, sadece Kur'an'la yetinmek, hadisleri devre dışı bırakmaktır. Zaten bunu açıkça söylemekten de çekinmiyorlar.

Niçin böyle yapıyorlar, derseniz, bunun kısaca cevabı şudur:

Kur'an-ı Kerim'in ilk müfessirleri olan Peygamber aleyhisselam, ayetlerin nasıl anlaşılması gerektiğini açıklamış, bozuk fikirli kimselerin Kelam-ı Kadim'i keyiflerine göre yorumlamasına meydan bırakmamıştır. Onun bu yorumları hem hadis kitaplarımızda hem de rivayete dayanan tefsir kitaplarımızda yerini almıştır. Bu hadisler, Kur'an-ı Kerim'i keyiflerine göre yorumlamak isteyenlerin boğazına ham armut gibi oturduğu ve nefeslerini kestiği için bu Peygamber mirasını elden çıkarmak istiyorlar.

Peygamber aleyhisselamdan daha ileri bir İslâm kahramanı görünümündeki bu kimseler, Kur'an üzerinde sere serpe konuşacakları, bangır bangır bağıracakları ve hiçbir engele takılmadan üzerinde ter ter tepinecekleri bir meydan istiyorlar. Bu ayetten kastedilen mana şudur, şu ayetten kastedilen mana budur, diye ahkam kesmek istiyorlar. Kur'an'ı anlamada önlerinde hadis gibi bir engel kalmayınca, tabii ki onları bağlamak için, Deniz Yolları vapurlarının halatları bile yetmeyecektir.

Sapı bizden olan bu baltalar, ondört asırlık hadis çınarını büsbütün devirebilmek veya en azından önemli dallarını budayabilmek için, öncelikle Asr-ı saadette hadislerin yazılmadığı şüphesini uyandırmak istiyorlar. Peygamber zamanında yazılmayan bu sözlere dayanarak Allah'ın kitabını doğru olarak nasıl anlayabiliriz? diyorlar. Burada onlara bir soru yöneltelim:

- İslâmiyetin ilk yıllarında Resul-i Ekrem Efendimizin hadislerin yazılmasını yasakladığını söylüyorsunuz. Bu söz doğrudur. Ama bu bilgiyi Kur'an-ı Kerim'den değil de yine hadislerden öğreniyorsunuz. Hadislerin günümüze sağlam olarak gelmediğini iddia ettiğinize göre, Peygamber devrinde hadis yazmanın yasaklandığına dair bu hadisin sağlam olarak geldiğini nereden biliyorsunuz! Hadislere karşı olduğunuza göre, onların verdiği hiçbir bilgiye güvenmemeniz gerekmez miydi?! Demek ki siz işinize gelen hadisi kabul ediyor, işinize gelmeyeni kabul etmiyorsunuz!

Hadislerin Yazılması

Şimdi asıl konumuza başlayabiliriz. Peşinen şunu belirtelim ki, hadisler bize, dünya tarihinde bir benzeri daha görülmeyen eşsiz bir metodla gelmiştir. Hadis Usulü dediğimiz ilme şöyle bir bakıldığında, bu metodun mükemmelliği bütün açıklığı ile görülür.

Peygamber Efendimizin hadisleri, onun zamanından itibaren başlıca iki şekilde korunmuştur: Yazarak veya ezberleyerek. Bir üçüncü şekil daha var ki, hadislerin en güvenli şekilde geldiğinde hiç şüphe bırakmaz. O da hem yazarak hem de ezberleyerek rivayet etme usulüdür.

Önce Asr-ı saadette hadislerin yazılıp yazılmadığı konusuna bakalım.

Resül-i Zîşan Efendimizin zamanında yazı malzemesi pek azdı. Bugünkü gibi çeşitli kağıtlar yoktu. O devirde en iyi yazı malzemesi deriydi. Fakat deri kolay bulunan birşey değildi. Vahiy katibi dediğimiz sahabîler, Kur'an ayetlerini bazan deriye, bazan bir yaprağa, bazan bir yassı kemik üzerine yazıyorlardı. Bazı sahabîlerin hem ayetleri hem de hadisleri aynı malzemenin üzerine yazabileceklerini hesap eden Efendimiz, bu durumda ayetle hadisin birbirine karı-şabileceğini düşündü ve hadislerin yazılmasını yasakladı. Zira önemli olan Kur'an-ı Kerim'in korunmasıydı. Daha önceleri ilahî kitaplar iyi korunmadığı için sonraki devirlere sağlam bir şekilde gelememişti.

Peygamber aleyhisselam'ın hadislerin yazılmasını yasaklamasının asıl sebebi bu olmalıdır. Hatıra ikinci bir sebep daha gelmektedir. O da şudur: İslâmiyetin geldiği sıralarda Araplar arasında yazı bilenlerin sayısı azdı. Fakat Resûlullah Efendimiz, açtığı okullarda yazı öğrenimini hızlandırdı. Belki yazıyı yeni öğrenen sahabilerin hadisleri yanlış yazdıklarım tesbit etti. Kendi sözlerinin yanlış anlaşılmasının doğuracağı kargaşayı dikkate alarak hadislerin yazılmasını yasakladı.

Fakat ashab-ı kiramın içinde hem yazıyı çok iyi bilen hem de son derece zeki, güvenilir ve dikkatli bazı gençler vardı. Bunlar Peygamber Efendimizden, hadisleri yazmak için izin istediler. Resûlullah Efendimiz onları çok iyi tanıdığı, hata yapmayacaklarını bildiği için, istedikleri izni verdi. Bir süre sadece, özel izin alanlar hadis yazdı. Yazı yazmayı bilenler, hadis yazma yasağı konmadan öncede duyduklarını yazmışlardı.

Hadis yazma yasağının konmasına sebep olan mahzurların bir müddet sonra kalktığını ve isteyenin hadisleri yazmasına izin verildiğini görüyoruz. Hafızası güçlü olmadığı için hadisleri öğrenemediğinden yakınan bir sahabiye, Peygamber Efendimizin, hadisleri yazarak hafızasına yardımcı olmasını tavsiye etmesi (Tirmizi,ilim 12) artık herkese bu konuda genel bir izin çıktığını göstermektedir.

Ebû Şah diye tanınan İran asıllı bir sahabînin, Efendimizin bir konuşmasına hayran kaldığını, bu konuşmayı yazıp kendisine vermesini istirham ettiğini, Peygamber aleyhisselam'ın da, o konuşmayı yazıp Ebû Şah'a vermelerim ashabına emrettiğini biliyoruz (Buharî, Diyat 8). Büyük muhaddis İbni Hacer el-Askalanî, bu olayın Mekke Fethinden önce cereyan ettiğini söylemektedir. Ahmed ibni Hanbel Hazretlerinin muhaddis oğlu Abdullah da, hadislerin yazılabileceğini belirten en iyi vesikanın bu hadis olduğunu ifade etmektedir.

En çok hadis yazan genç sahabilerin basında, daha çok oruç tutmak, daha çok namaz kılmak ve Kur'an-ı Kerim'i üç günde bir hatim edebilmek için Peygamber Efendimizle adeta pazarlık eden Abdullah ibni Amr İbni As gelir. Beş binden fazla hadis rivayet ettiğini bildiğimiz Ebû Hureyre hazretleri, Abdullah İbni Amr'ın kendinden daha fazla hadis bildiğini ve bunları rivayet ettiğini haber vermektedir. Onun kendisinden daha fazla hadis bilmesinin sebebini söylerken de, çünkü o yazardı, ben yazmazdım, demektedir. Abdullah'ın es-Sahîfetü's-sadıka diye bilinen kitabında bin tane hadis bulunduğu bilinmektedir. Yukarıda arzettiğim hususlar gibi, bu sahife de, Resûlullah Efendimiz zamanında hadislerin yazıldığım gösteren en sağlam vesikalardan biridir. es-Sahîfetü's-sadıka'daki rivayetlerin tamamı, Ahmed İbni Hanbel'in Müsned'i vasıtasıyla günümüze gelmiştir.

Peygamber Efendimizin bu abid ve zahid sahabisi ona şöyle sormuştu:

- Ya Resülallah! Sizden işittiklerimin hepsini yazayım mı?

Resûlullah Efendimiz:

- "Evet, yaz!" buyurmuştu.

Abdullah bir hususu daha öğrenmek istiyordu:

- Sükunet halinde olduğu gibi, öfkelendiğiniz zaman da yazabilir miyim? diye sordu. Aldığı cevap şöyleydi:

- "Yaz! Ben hiç bir zaman hakikat dışında birşey söylemem" (Ebû Davud, İlim 3). Belki de Abdullah İbn Amr'ın hadis yazma macerası böyle başladı ve devam etti.

Bazı sahabilerin Hz. Peygamber hayattayken hadis yazdıklarını, bunları çocuklarına en değerli miras olarak bıraktıklarını ve sahife diye anılan bu eserlerde pek çok hadis bulunduğunu biliyoruz. Sa'd İbn Ubade'nin, Semüre İbni Cündeb'in, Cabir İbni Abdullah'ın, İbni Abbas'ın, Hz. Ali'nin sahifeleri bu yazılı vesikalardan bir kaçıdır. Ebû Hureyre'nin, talebesi Hemmam İbni Münebbih'e yazdırdığı 138 hadis ihtiva eden ve günümüze gelmiş bulunan es-sa-hifetü's-sahiha da bu pek değerli mirasımızdan biridir.

İnşaallah gelecek sohbetimizde meselenin çok daha önemli olan diğer bir cephesini ele alacağız.
Kaynak:ALTINOLUK DERGİSİ


18 yorum

Asrı Saadette Hadisler Yazılmadı mı?

Süper açıklama gelmiş... Çok teşekkür ediyorum. İnsanlari Müslümanları Resulü Ekremden (sas) uzaklaştırmak için bu yolu kullanıyor olmalılar. Allah Razı Olsun.

23.04.2009 - Ahmet Sıbıç

teşekür

s.a sizlere teşekür ediyorum bu zamanda sunetin çok önemi var ALLA razı olsn

23.12.2009 - osman demir

cehalet

siz gerçekten de çok cahilsiniz. kuranı bir kere bile doğru düzgün okuyup anlasanız, hadislerin uydurma olduğunu anlardınız... yazık sizin gibi müslümanlara ki, dini kirletiyorsunuz...

30.08.2011 - GercekMusluman

musa

hz. musa tevrat'ı almaya gittiğinde kavmi nasıl ki kendilerine bir put yapıp ona tapmış, ve puta tapan bir kavim görünce musa'ya bize de böyle bir tanrı yap demişse, kuranı bir kenara bırakıp, kuran yetersizdir deyip hadis uydurmalarına sarılmak ta bunun aynıdır...

30.08.2011 - misafir

CVP:musa

Şu an sizin yazdığınızda bir sözdür. Peygamber konuşmuş şu an siz de konuşuyorsunuz.. Peygamberin konuştukları uydurma ona inanmayın derken bu konuştuklarınıza inanılmasını bekliyorsunuz... Ve şu an yazdığın bu söz ise sana ait değil.. Sen de edip yükselden öğrenip onun sözlerini kendine aitmiş gibi bize yazıyorsun. Kısaca sahte peygamber reşad halifenin müridi edip yükselin sözlerini bize naklediyor sonra da cahiller diyorsun.. Peki sen çok mu alim oldun edip yüksele tabi olunca!

30.08.2011 - hele sen

CVP:cehalet

Kuranı kerim okuyup anladığınız belli ancak aradaki aracılarla okuyabiliyorsunuz ancak. Çünkü orjinal dilini bilmiyor latin alfabesine çevirenlerin çevirdiği kadarını okuyabiliyorsunuz. Hadisleri de o şekilde okuyorsunuz. Ve size çevirip sunanlar böyle dediği için de bize böyle anlatıyorsunuz.. Yani sen okuyup düşündüğün için değil kullandığın bu cümleyi bir başkası papağan gibi sana ezberlettiği için bunları yazıyorsun

30.08.2011 - ezberci

Ben de aynen Musa rumuzlu

Ben de aynen Musa rumuzlu kişiye katılıyorum.
Yüce Allah Kitabında Kuran'dan sorumlusunuz diyor.Şüphe götüren uydurulmuş olunabileceği hadislerden değil.Yani beşere mi(Hadis aktaranlar)yoksa Yüce Allah'ın sözüğne mi inanacağız.Kim zararda dır?

03.09.2011 - misafir

CVP:Ben de aynen Musa rumuzlu

O hadisi aktaranların kuranı kerimi de aktardıklarının farkında değilsiniz sanırım! Ashap olması, tabiin olmasa hadisler nasıl bize aktarılamıyacaksa KURANI KERİM de aktarılamazdı.. Kuranı kerimin tüm ayetleri efendimiz vefat ettikten sonra derlenip kitap haline getirildi.. İsrailoğullarına bakın tevrat sanduka içindeydi.. Sonra aktaranlar ise bizzat tevratı tahrif ettiler..

Bu kadar mı ahmaksınız anlayamıyacak

03.09.2011 - Ziyaretci

hadisler

okudugum bircok hadis ve mezhepler tarihi kitaplari hem kendimde suphelre surukledi hemde mazallah sirke de davet etti.
hz.muhammed s.a.v. sozu bizim icin elbette degerlidir lakin oyle uydurmuslar ki mubarek kurandaki ayetlere tam ters dusuyor.ne oluyo agalar.
peygamberin gorevi hadis soylemek ve ezberletmek degil
kurandi ve sadece bununla gorevlendirildi.kurani teblig etmekle.

mesele muhammded.s.a.v efendimizden uzaklasmak degil kardesim,demedigini dedi deyip bizim hassas yanimizdan vurmalaridir.oyle ya pesygamber hadis yazmnayi yasaklamasinin sebebmbine gelince ,daha onun zamaninda muhammed dedi diye cikarlari dogrultusunda yalan soyleyenler vardi bu yuzden yasaklamistir.
hem sahabiler ayetler dururken niye hadislerle mesgullerki.\
bu cogu firklara ayrilmamiza neden olan hadislerin ebu hureyre den naklaedilmesi de bir garip.
yahu adamin ne adi,ne anasi,nerden geldigi,nereye gittigi hakkinda hickimsenin bir bilgisi yoktur.yanin adamin bir lakabi var kendisi yok .kedi babasi.
yahu bunun uydurdugu hadislerden hadis alan ,nasil itimat edelitr.
kuranda bir ayet var ki soyledir.
rum32:onlardan ki dinlerini parcalayip hizipler firkalar haline geldilerher hizip kendi elindekiyle ovunur.
yani hadis diye diye harama helal helala haram diyen ,
celiskiler icinde mezhablerin kendilerini digerlerinden ustun gormesi,kimin cennetlik kimin cehennemlik olduguna kesin ve kati kararlar vermeleri,kurandaki manayi tamaman farkli bir sekilde terceme edebilme yetenekleri de var,

allah askina ,belki en cok bize merhamet etmis ki bugun ilim icin sadece biraz google yap,her sey gozunun onunde
bari gelisen bilim ve ilimi de dikkate alin.
her sey diyorki sadece tek bir ilah vardir oda allahtir.
ona ulasmak icin de ondan size bir rahmet verilmistir.
ona ulasmak icin sadece kurani oku,anla,ve yasa
gerisi pek okadar onemli degil.
iman ugruna ihtiyacin olan hersey orda

25.10.2011 - mustafa DEMIRCIOGLU

CVP:hadisler

İşte sizin aklınızı bulandıran nedenlerden dolayıdır ki HADİS İLİMLERİ diye birşey ortaya çıkmıştır. Başlı başına bir dal alan bölüm olmuştur. Hadisler üzerine yüzyıllarca islam alimleri bilimadamları araştırmış ve kitaplar yazmıştır. Bir kitabı okuyabilmek için önce alfabeyi sökmek ve o kitabın yazıldığı dili öğrenmek gerekmez mi? Aynı şekilde hadisleri doğru bir şekikde anlayabilmek için onların yöntemlerini de kavramak lazım.. Yoksa ya inkar eder ya da tamamen yoldan çıkarsınız..

Hadisi şerifler derlenmiştir. A'dan Z'ye bu alanda uzmanlarıca araştırılıp doğru bir şekilde incelenip kitaplara aktarılmıştır. Onlar bizim tarihi vesikalarımızdır. Ve bugün MEZHEP'ler dediğimiz işte bu hadislerin doğru bir şekilde yorumlanıp bizim anlayabileceğimiz şekilde aktarılmasıdır..

26.10.2011 - aman dikkat

cahiller

cahil cahil konuşmaya gerek yok. hadisleri inkar edenler acaba namazlarını nasıl kılıyor veya oruçlarını neye göre tutuyorlar. yoksa kuran2da namazların nasıl kılındığı yazılı da biz mi göremiyyoruz. hadisler uydurma olsa ne namazın ne de diğer ibadetlerin doğru değil demektir. hadisler kuran'ın açıklanmayan yerlerinin bize açıklanmasını sağlamış ve kurana asla aykırı da değillerdir. uydurma denilen hadislar de zaten işin uzamanları tarafından ayıklanmıştır.

19.12.2011 - misafir ayhan

herşeyden önce Allah cc

herşeyden önce Allah cc Kuran'ın korunacağına dair hükmetmiştir.Ancak Hadislerin korunacağına dair bir bilgi vermemiştir.Efendimizin vefatından 200-250 yıl sonra "duyum"larla araştırılan bir yapının "beşer " tarafından saptırılma imkanı da çok açıktır.Nitekim "aynı" konularda çelişkili hadislerin olması da buna bir delil olarak gözümüze çarpmaktadır. Kütüb-İ sitte 'nin "mişka"lar gibi "dogma" olması ,hatimlerinin yapılmış olması da ayrıca Kuran'ın "akli" yönüne bizzat terstir. Şia'nın kendi hadis kaynakları da kutub-i sitte ile karşılaştırılınca hadislerin nasıl kullanıma ve çarpıtmaya açık olduğunu ayrıca bize gösterir.Bu durumda Hadislere " ayet" muamelesi yapmak "şirk" benzeri bir halin yansıması olabilir ki Allah korusun ! Şüphe ile yaklaşmak ve bu konuda bilgi sahibi olmaya çabalamak körükörüne inanmaktan daha müslümanca olacaktır kanaati gelişmelidir.

03.01.2013 - misafir

Sadece Kur'an Diyen "elif görse mertek sanır" cühela zevata ceva

Hiç saydınız mı Kur'an'da kaç kez "Allah'a ve Rasulüne(sallallahu aleyhi vesellem) itaat edin." geçer? yahut "O, arzularına göre konuşmaz. Onun söylediği kendisine vahy edilendendir.(Necm 3-4)" süneti inkar edenler bu ayetleri inkar ettiklerini fark etmeyecek kadar kör mü? (Al-i İmran 31-32-132, Nisa 59-69-80, Enfal 20-46, Nur 51-52-56, Ahzab 31-71, Haşr 7, Teğabun 12) Allah'ın bu emirlerini hiçe sayarak Kitabı'da terk etmiş olmuyor musunuz? Rasul'e (sallalahu aleyhi ve sellem) itaat onun emir ve yasaklarını takip sadece sahabeye mi mahsustu? sizi bu emirden beri tutan Kitap'tan hangi delilinizdir? Kitabullah, evhamlarınız kadarı ile başkalarının size yazdığı sizlerin de onlardan naklettiklerinizden mi ibaret sanıyorsunuz? Allah'ı ve Rasulünü(sallalahu aleyhi ve sellem) bir kenara iterek inandığınız şeye hala nasıl "İslam dır." diyebilirsiniz?
Yanlışı kasdı mahsus ile insanlara doğrusu bu dur diye anlatanlar, işte onların tüm sui-niyetleri apaçık ortadadır. Yahudilerin yaptığı gibi Allah'ın kitabını eğip bükmektir onların işi. Ama "O, Kur'an-ı Kerimdir. Korunmuş bir kitaptır."(Vakıa 77-78)
Edip Yükselin tercümesini kendilerine temel alarak sünneti red edenler delil olarak (Câsiye 6)ayeti böyle tercüme ediyorlar; "Allâh'dan ve Onun Ayetlerinden Sonra Hangi Hadise İnanacaklar!" (Câsiye 6), pek ala aynı şekilde şu ayeti de tercüme edelim buyurun: "Şimdi siz bu, HADİSİ mi küçümsüyorsunuz?"(Vakıa 81). Kendi sözünüze göre, Kur'an-ı inkardır bu yaptığınız sünneti inkar? Buyurun burada nasıl kıvıracaksınız.

22.01.2013 - mmsaci

Alakasiz. Biz peygamberimizi

Alakasiz. Biz peygamberimizi kurtarmak icin boyle yapiyoruz. Kurandan baska kitap arayanlar buhari okusun bizim ihtiyacimiz yok cok sukur. Bize Kuran yeter.

24.01.2013 - misafir

CVP:Alakasiz. Biz peygamberimizi

ihtiyacın olsa kuran okumayı da denerdin. buhari yerine sen edip yüksel oku, yaşar nuri oku.. onlar senin kuranın..

31.01.2013 - onlar

Konular