EHL-İ SÜNNET İNANCI VE TARİHSELLİK
İslam'ın ilk yüzyıllarında ortaya çıkan ve İslamî ilimlerin hemen bütün dallarında kendisini hissettiren "fırkalaşma" olgusu, tarih içinde olduğu gibi bugün de varlık ve etkisini muhafaza etmektedir. Geçmişte bu hareketler Haricîlik, Mu'tezile, Mürciîlik... şeklinde kendisini ifade etmişti; bugünse daha başka isimler altında fırkalaşmalar devam ediyor.
Tarih içinde "Sünnî duruş"un nasıl her sürecin/akımın gündemine ilişkin canlı ve dinamik bir söylemi var idiyse, günümüzde de Ehl-i Sünnet olmanın, İslam'ın "güncel" problemleri karşısında bir anlam ve özgünlüğü bulunmalıdır. Bu alanda yapılması gereken tesbitler, hem Ehl-i Sünnet olarak bizleri, tarihte kalmış, hiçbir güncelliği bulunmayan meseleleri "Ehl-i Sünnet akidesini öğrenmek" adına tekrar etme ve bu suretle adeta "sanal" bir dünyayı yaşatma anlamsızlığından uzak tutacak; hem de çağdaş dünyanın aktüel meseleleri karşısında etkin ve dinamik bir duruş sergileme yeteneğine kavuşturacaktır.
Esas konuya geçmeden önce –muhtemel bir yanlış anlamanın önünü peşinen almış olmak için– bir noktanın altını çizelim: Tarih içinde yaşanan fırkalaşma olgusunun Ehl-i Sünnet dünyanın gündemine taşıdığı problemlerin tamamının bugün için güncelliğini yitirdiğini söylemek yanlış olur.