Evrende gördüğümüz maddelerin ezeli olması mümkün müdür?
CEVAP
İslam âlimleri diyor ki:
Ezeli olan şey değişmez. Sonradan olan değişir. Maddenin [elementlerin] fizik ve kimya özellikleri değişmektedir. Demek ki maddeler ezeli değildir. Maddeler, ezelde değişmemiş olsalardı, şimdi de, hiç değişmezdi. Önceden değişmek yoktu, sonradan değişmeler oldu da denilemez. Çünkü, değişmek için, bir kuvvetin tesir etmesi gerekir. Değişmek sonradan başlayınca, kuvvetin de, sonradan var olduğu, ezeli olmadığı anlaşılır.
Görülüyor ki, maddenin ezeli olduğunu söylemek, tabiat kuvvetlerinin sonradan olduklarını, ezeli olmadıklarını ortaya koymaktadır.
Fen ve tabiat bilginleri, birçok bitki ve hayvan nesillerinin tükenip yok olduklarını, birçok türlerin de, sonradan meydana geldiklerini anlamışlardır. Canlı, cansız her şeyin bir ömrü vardır. Her şeyin ömrü, yani varlıkta kalma zamanı başkadır. Ömrü saniye ile ölçülen varlıklar olduğu gibi, asırlarca yaşayanlar da vardır. En uzun ömürlü varlıklar, element denilen basit cisimlerdir. Bunların ömürlerinin çok uzun olması, tabiatçıları şaşırttığı için, (Cisimler yok olur, maddenin fizik ve kimya özellikleri değişir; fakat, madde yok olmaz) demişlerdir. Halbuki, maddenin, cisimlerin değişmelerinin sonsuz olarak, böyle gelip, böyle gideceğini söylemek, ister istemez, ezeli ve ebedi olan varlığa inandığını söylemek ve kabul etmektir. Bu da Allahü teâlânın varlığının, öncesiz olduğunu, maddecilerin ve tabiatçıların da inkâr edemeyeceklerini göstermektedir.
Ateistler, canlı cansız, her şeyin sonsuz olarak, birbirlerinden meydana geldiklerini, bu arada, elementlerin hiç yok olmadıklarını söylüyorlar. Halbuki, elementler de atomlardan meydana gelmiştir. Atom yığınlarıdır. Atomlar da yoktan var edilmiştir. Elementler sonsuz öncelerde var olup, her şey bunların çeşitli birleşmelerinden, öncesiz meydana gelseydi, bunları birleştirmek için, sonsuz öncelerde, muazzam enerjinin, sonsuz kudretin bulunması gerekirdi. Çünkü, enerji olmadan, atomlar birleşemez. Öncesiz olması gereken o kudret, her şeyi yoktan yaratanın kudretidir. Demek ki, ateist de kendi mantığına göre, ister istemez, Allah’ın varlığını kabul etmiş olmaktadır. Atomlar da, elementler de, sonsuz öncelerde yoktu, sonradan oldu. Öncesiz olan yalnız Allah’tır.
Diyorlar ki: Bir şeyin var olması için, o şeyi meydana getiren şeyin önceden var olması gerekir. Bunun da var olması için, bunu meydana getiren şeyin de var olması gerekir. Öncesiz demek, ucu, başlangıcı yok demektir. Başlangıçta bir şey olmazsa, ondan meydana gelecek şeyler de olmaz. Mevcut şeylerin hiçbirinin var olmaması gerekir. O halde, her maddenin, her cins varlığın, önceden yok iken sonradan var edilmiş, tek bir şeyden çoğaldığı anlaşılmaktadır.
Maddecilerin (sonsuz öncelerde var olmak = öncesiz var olmak) sözleri, maddeler, cisimler için, mümkün değildir. Ancak madde olmayan, bir yaratıcı için bu mümkün ve gereklidir. Varlıkların meydana gelmesinde çelişki olmaması, yani bir başlangıcın olması için bu şarttır.
Görülüyor ki, ezeli olan yani öncesiz madde olmayan bir varlık vardır. Bu varlık inkâr edilirse, şu görülen bütün varlıklar inkâr edilmiş olur. Mevcut varlıkları inkâr etmek mümkün olmadığına göre, zaruri olarak bunları yoktan yaratan ve kudreti sonsuz olan bir varlığa inanmak mecburiyeti ortaya çıkmaktadır. Bu varlık elbette Allah’tır.
26 Kasım 2003
İman ile Akıl Arasındaki İlişki
- Dert ve belanın geliş sebebi
- Bütün peygamberler Müslüman idi
- Peygamberler aya, güneşe tapmaz
- Ahmaklık nedir?
- Ahmaklığın çaresi var mıdır?
- Onun eşi benzeri olmaz
- Dinde niyetin önemi büyüktür
- Aşırılıklardan uzak tek yol
- İslamiyet orta yoldur
- Her çeşit aşırılık zararlıdır
- İnsanların yaratılış gayesi
- Ateistin deveye benzeyen mantığı!
- Hidayet ve dalalet=Hak yol ve sapıklık
- Bir kâfirin hidayete kavuşması
- Allahü teâlâyı tanımak
- İman herkese lâzımdır
- Haramlardan kaçan salihtir
- Kötülerden uzak durmalı
- İlim, amel ve ihlâsın önemi
- İmanı tehlikeye sokan günah!
- Her ihtiyaç zaruret değildir
- İnanmayanların iyi işleri
- İhtiyatı elden bırakmamalı
- İlimsiz iyi niyetin zararı
- Günahtan kaçmak sevaptan önce gelir
- İmanın zirvesine çıkmak
- Peygamber ve fen adamı
- Allah’ın sebeplerle yaratması
- Mucize fenden farklıdır
- Bunların hangisi tesadüftür?
- Aklın dinde önemi büyüktür
- İslamiyet kolaylık dinidir
- Farkında olmadan Allah’a inanmak
- İslam ahlakı ile yaşamak
- Mükemmel insan nasıl olur?
- “Sizi boş yere mi yarattık?”
Ust Konular
- Arkadaşlık yaparken
- İyiliği tavsiye ederken
- Din istismarı ve riya
- İnsanları sevindirmek
- Hüsnü zan ve sui zan
- Bugün Aşure günüdür
- Âdetle ilgili sünnetler
- İlk insan, ilk peygamber idi
- Hadisi şerifler delil değil midir?
- Gaybı yalnız Allah bilir
- Allah gaybı kimlere bildirir?
- Kur’anı kerimdeki mecazlar
- Oruç tutmak faydalıdır
- Teravih namazı kılmak
- Kurumlara zekat vermek
- Kağıt para ve zekat
- Suizan zararlıdır
- İçki, dinimiz ve sağlığımız
- İçkinin bazı zararları
- Sahih olmakla kabul olmak ayrı şeydir
- Hidayete sebep olan cennetliktir
- Dünya'daki Müslümanlar'a dua etmek
- Dine uygun çare bulmak
- Caiz olan ve olmayan hileler
- Musikinin dindeki yeri
- Hiçbir âlim, musikiye mubah dememiştir
- Nâfile, farz ile mukâyese edilmez
- Ücretle Kur’an-ı kerim okumak
- Hadis-i şerifleri açıklamak gerekir
- Kur’an-ı kerimi tercüme etmek
- Kur’an'ı yanlış tercüme etmek
- Emanetin önemi üzerine
- Mekr-i ilâhî ne demektir?
- Melekleri kız sanmak yanlıştır
- Gariplere müjdeler olsun
- Yol gösteren yapan gibidir
- Günah günahı çeker
- Küfür olmayan sözler
- Zevkler ve renkler tartışılmaz
- Meşrubat ve kola içmek
- Tesettürü Kur’an emrediyor
- Kuzey ülkelerde namaz ve oruç
- Günah işleyenin orucu
- Kaza ve Kader
- Peygamber Efendimiz (s.a.v.)
- Tevazu ve Kibir
- Ölüm ve Kabir Hayatı
- İman ile Akıl Arasındaki İlişki