Zehirli | Konular | Kitaplar

Din kitaplarında uydurma hadis olmaz

“Baidullah”ı savunan bir yazara (Hiçbir Ehli sünnet âlimin kitabında uydurma hadis yoktur, olmaz da) dediğim zaman, (Sana İhya’da uydurma hadis olduğunu ispat edeyim) diyerek bana bazı vesikalar gönderdi. Bunlara cevap vermeden önce, mevdu hadisin, ictihadın ne olduğuna bakalım.

Hak olan dört mezhepteki Müctehidler, gerek kendi mezheplerinde ve gerekse başka mezheplerdeki bir ictihad için yanlış demezler. Deseler bile geçersiz olur. Bunlara birkaç örnek verelim: Hanefi mezhebinde görünen bazı mezhepsizler, Şafii’deki ictihadlara dil uzatıyorlar. Mesela diyorlar ki: “Meni pistir, deniz haşaratı yenmez, kan çıkmakla abdest bozulur, kadına dokunmakla abdest bozulmaz. Bunun gibi çok meselede Şafiiler, uydurma veya zayıf hadislere dayanarak bunların tersini söylüyor. Hatta kendinden olan piç kızı ile evlendirebiliyor.”

Şafii mezhebinde görünen bazı mezhepsizler de diyorlar ki: “İmam arkasında Fatiha okumak farzdır. Denizden çıkan her hayvan yenir. Ramazanda kasten yiyip içen için kefaret gerekmez. Zekat Kur’anda sekiz sınıfa verilir diyor. Hanefiler ise, uydurma veya zayıf hadisleri delil alarak, sadece fakir sınıfına zekat veriyorlar. İmam arkasında farz olan Fatiha okumayı günah sayıyorlar. Daha bunlar gibi birçok hususta zayıf hadislerle amel ediyorlar.”

Hiçbir mezhebe uymayıp, mezhepler üstü hareket eden Abduhcular, farklı ictihadları topluyorlar. “Bu konuda Hanefi haklı, şu konuda Malik isabet etmiştir, şu konuda Ahmed’in kavli zayıftır, çünkü dayandığı hadis zayıftır” diyorlar. Bunlar, mezhepsizlik için birer örnektir. Bir insan müctehid bile olsa, farklı ictihadı varsa, o ictihadı, başka müctehidin ictihadını iptal edemez. Çünkü dinimizde bir kaide vardır: İctihad ictihad ile nakzedilmez. (Mecelle m.16)

Hal böyle olunca, bir müctehid kalkıp da, imam-ı Şafinin veya İmam-ı a’zamın ictihadı yanlıştır, zayıftır gibi bir şey söylemez. Söylese de geçerli olmaz. Hadisler için de durum aynıdır. Mesela imam-ı Nesai, Taberani’deki bir hadise uydurma diyemediği gibi, İmam-ı Taberani de, Nesai’deki bir hadise uydurma demez. Dese de, o hadis diyene göre uydurma olur, öteki muhaddise göre uydurma olmaz.
Mahmasani isimli yabancı bir yazar, Türkçe’ye çevrilen kitabında, Buharî’deki Acve hurması ile ilgili bir hadisi, uydurma olarak bildiriyor. Gerekçe de gösteriyor: (Çünkü ilme ve realiteye aykırıdır) diyor. Mahmasani, Buharî’deki bu hadis-i şerif için (İhmal, uydurma ve iftira yolu ile sünnete katılan binlerce benzerinden bu bir örnektir) diyor. İmam-ı Buharî’ye, ihmallik, uydurmak ve iftira etmek gibi suçlar isnat ediyor.

Piyasada mevduat kitapları var. Mesela Şevkani, Sehavi, Aliyyülkari, Acluni gibi kimseler, tefsir ve hadis kitaplarındaki hadislere uydurma demekle o hadisler uydurma olmaz. Hafız Iraki İhya’daki hadisleri incelemiş, bazılarına kaynak bulamamış, kaynağını bulamadım demiş, mezhepsizler “bak kaynağı yok, bu uydurma hadis” diyorlar. Mezhepsiz demek ilimden irfandan habersiz, kendini mutlak müctehid yerine koyan kimsedir. Yani aklı ve ilmi ermediği halde, her konuda fikir yürüten, bilir bilmez her şeye karışan bid’at ehlidir. Mezhepsizler içinde İbni Teymiye veya mason Abduh’u sevmeyen yok gibidir. Çünkü 30 yıldır bu işle meşgulüm. Abduh’u tenkit eden tek mezhepsiz görmedim.

17032003