Zehirli | Konular | Kitaplar

“Telfîk-i Mezâhib”den “Telfîk-i Edyân”a

Âdetim, internetle geçen bütün mesajlara teker teker cevap vermektir. Ancak bir müddet için internetle cevap veremeyeceğim için bazı mesajları mecburen buradan cevaplandırıyorum.

Sayın Fatih Yalçın, masonlukla Yahudilik aynı olmasa da faaliyet olarak birbirlerinin gayrısı olmadığını da görürsünüz. Mason, Yahudi ve Hıristiyanlar bir noktada, yani İslâm’a ve Müslümanlara zarar verme noktasında birleşiyorlar. ABD’de, Yahudi çıkarlarına evet demeyen bir kimsenin başkan olması da, olsa bile başkan olarak kalması da çok zor. Meselâ, Yahudilerin bazı isteklerini yerine getirmekte ağır davranan Clinton’un başına neler geldi? Kadınlara karşı zayıf olduğunu bildikleri için Monika ismindeki Yahudi kızını ona karşı kullandılar. Sonrası malum; Clinton’u rezil kepaze ettiler. Bu konularda ABD kamuoyu bizden daha hassas. ABD’de ahlâksızlık dizboyu olmasına rağmen yönetimdeki birisinin böyle şeylere bulaşması katiyen hoş karşılanmıyor. Diğer sorunuzun cevabı: Belki tamı tamına Yahudiler Hıristiyanları yönetmiyor, ama üzerlerinde tesirleri çok fazla.

A.Kılıç. Bir kişinin bazı meselelerde diğer bir mezhebe göre amel etmesi caizdir. Ancak bunu iyi bilmeli ve mezhepleri birbirine karıştırmamalı. Meselâ, abdestliyken bir yeri kanadığında, Şafii mezhebine göre abdestli olduğunu kabul edip, biraz sonra hanımının elinden tutsa ve “Olsun, bu sefer de Hanefi mezhebine göre abdestli sayılırım” dese bu caiz olmaz. Çünkü, mezheplerde “Telfik”e yani birleştirmeye gitmek caiz değildir. 1970’li senelerde Türkiye’de “Telfik”, yani mezhepleri birleştirmek faaliyeti açıktı. Fakat, gelen tepkiler karşısında geri adım atmak mecburiyetinde kaldılar. Daha doğrusu taktik değiştirdiler.

Masonların, İslâm’ı bozmaya yönelik dinî kitaplar yazdırdıkları kimseleri, “müceddid, müctehid” olarak tanıttıklarını yazmıştım. “Telfik” için hazırlanan kitabın hemen önsözünde de aynı şeyi yapmışlar. Kitabın yazarı, “İslâm Müceddidi” olarak takdim ediliyor. İbretliktir.

Yukardaki davanın gayretkeşleri şöyle diyorlar: “Bu ayrılık gayrılık niye? Kaldıralım ayrı ayrı mezhepleri, İslâm’ı tek noktada birleştirelim.”

Mezhebin ne demek olduğunu bilmeyenleri, bilhassa ikinci bir cümleyle daha kolay kandırıyorlar: “İslâm dini tek, mezhepler ayrı ayrı. Olur mu?”

Bir kimse çıkıp şöyle dese; bu kimseler ne derler acaba: Hepsi de insan taşımak için olduğu halde arabalar niçin çeşit çeşit? Hepsi aynı olmalı değil mi? Gaye giyinmek olduktan sonra, elbiseler niçin ayrı ayrı? Hepsi tek tip olmalı. Ordular öyle. Karacısı var, havacısı var, denizcisi var. Olmaz! Devlet tek olur da ordu çeşit çeşit olur mu? Ordu da tek olmalı, mensuplarının elbiseleri de aynı olmalı. Silah da tek çeşit olmalı. Ayrı ayrı silah olmamalı. Silah dediğin tek çeşit olmalı.

İslâm’ı tek noktada toplayalım diyenler diyorlar ki; “Biz mezhepleri kaldırmıyoruz. Mezhep imamlarına saygılıyız da. Onların ictihadlarına değer veriyor ve doğru olanlarını alıyoruz.”

Yani mezhep imamlarının ictihadlarının hangisinin doğru olduğuna kararı bunlar veriyorlar. Mezhep imamlarını karşılarına oturtup, “Şu meselenin cevabı sana göre nasıl?” der gibi yapıyorlar. Yani müctehidlerin görüşlerini teker teker ele alıp kendi kafalarına göre değerlendiriyorlar. “Şu meselede şu imamın söyledikleri doğru, diğerleri yanlış. Şu meselede de falan imamın ictihadı doğru, diğerlerinki yanlış.”

Son takdir kendilerinin, ama bunu da eskisi gibi değil, artık kurnazca yapıyorlar. Meselâ şöyle: “Falan meselede birinci zat şöyle derken, ikinci, üçüncü, dördüncü zat şöyle diyor. Ben de ikincisinin tarafındayım.”

Yani bazı maddeleri ondan bazı maddeleri diğerinden alarak ortaya karma bir yol çıkarıyorlar. Ama bunun adı mezhepleri birleştirmek-kaldırmak değil de mezhep imamlarına hürmet oluyor!

Dahası var: “Telfik-i Edyan-dinleri birleştirmek.” Bu hizmeti(!) de Dinlerarası Diyalog’cular “Hıristiyanlık ve Yahudilik de insanı cennete götürür” diyerek yapıyorlar. Yanlışsa, “Hz. Muhammed’e ve Kur’an’a inanmayanlar cennete giremezler” desinler de duyalım.

Mehmet Adil Cukaz. Hassasiyetinize teşekkürler. Selâmlar.
Ömer Şanlı (Şanlıurfa): Alâka ve dikkatinize teşekkür eder, dualarınızı beklerim. Selâmlar...

______________
Ali Eren - Vakit Gazetesi
08.04.2004


Konular